Share
 

 güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar

View previous topic View next topic Go down 
Veronika Eerikäinen
serbest meslek serbest meslek
Veronika Eerikäinen
Gerçek İsim : punig chazian

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty
PostSubject: güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar   güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar EmptyTue May 20, 2014 9:55 am



VERO VERHASDFGDASF & TATE ERİKİN FEYK AŞKI
ve veronun kalp kırıkları



Günlerden bir gün gene HOLY VIRGIN yazısı işlenmiş pek şık kazağını giyiyordu Vero. Bembeyaz saçlarını sıkı sıkıya örmüştü balıksırtı, ama hala gözünün önüne düşüyordu kısa tutamları. Bu da o çok heyecanlı ve ciddi anda görüş açısını bozuyordu ki hoş değildi. Şimdi kendisinden güzel saçlara sahip olan tek canlı formunu arıyordu elf gözleri NİÇİN GÖREMİYORLARDI TANRIM?? Tamam Veronika, sakin, daha yatakhaneden çıkmadı sadece. NE SAKİNİ RESMEN HEYECANDAN KUSACAKTI ŞİMDİ YERLERE SONRA YAŞLI GUNTNER GAZABINA UĞRAYACAKTI. Nasıl hassas bir bünyesi varsa olur olmadık şeye midesi bulanır, yanakları tost makinesine yapıştırılmış gibi kızarırdı. Ama bugün bunun olması şarttı zaten çünkü şaka gibi bir şey yaşıyordu ve kendini Gryffindor bina başkanı gibi hissediyordu adeta. VERONIKA VERHASDHJKFSKHF, BİLDİĞİNİZ VERONIKA VERHASDHJKFSKHF, BİR ERKEĞE, BAYAĞI BAYAĞI BİR KARŞI CİNSE AŞK İKSİRİ VERMİŞTİ. Yani öyle umuyordu. İksiri Slytherin binasının ikiz erkek kardeşlerinden gey ve tatlış olanının eline tutuşturmadan önce kaç kat, hatta nelere sardığını kendi bile bilmiyordu yeminler olsun ki. Çocuk tam bir tatlış gay lord olduğundan ve Slytherin binasından Vero'yu seven sınırlı güzel insanlar arasında bulunduğundan her şeyi halledeceğine ve Vero'nun mutluluğunu tamamına erdireceğine mi ne söz vermişti, kafası soru işaretleriyle doluyken oraları kaçırmıştı Vero. Bu işi çocuğun üstlenmesi harika bir şans olmuştu çünkü Vero safı iksiri çocuk uyurken ağzından içeri boşalttırmayı falan teklif etmişti. En yaratıcı teklifi ise bir bardak suyun içine karıştırmak olmuştu. Yani artık gey arkadaşımız ne yapacaktı bilmiyordu ama güveniyordu işte. Vero herkese güvenirdi. Herkes 239478357 şansı hak ederdi Vero'ca (((: Çünkü dünyanın en güzel ve kutsanmış insanlarından biri olduğunu zaten biliyorsunuz. Nolan'ın kızcağıza yaktığı kırmızı ışıklar gözünü kör edip hayata küstürmeliyken bayağı bayağı gözünü açmıştı, yoluna devam etmesini sağlamıştı. Kalbini kırdığı için bir teşekkür borçluydu Nolan'a. Eğer laf arasında ikisinin asla birlikte olamayacağı mesajlarını vermeseydi o elf gözleri saplantılı bir hayranlıkla kör kalacaktı öylece hala. VE DERKEN O İKİ GÜZEL YUVARLAK PARLAK ALTIN GİBİ SAÇLARLA KUTSANMIŞTI YENİDEN VE YENİDEN. Veronika dağılmış örgüsünü omzundan ittirirken herkesin abandığı kahvaltı sofrasına şöyle bir gözünü çevirmiyordu bile, hala kapıdaydı gözü. E artık uyansındı koca uyuşuk da inseydi kahvaltıya, yoksa Vero ağlayacaktı. Yoksa bütün gece yıldızlara bakıp Veronika'nın porselen tenini ve süt beyaz dişlerini düşünmekten gözüne uyku mu girmemişti :') Kocaman sırıttı kız ve kimse görmesin diye başını öne eğip gülmesini bastırmaya çalıştı. Bakışlarını tekrar kapı yönünde çevirdiğinde KALBİNE BİR ŞEYLER OLUYORDU ÖLÜYOR MUYDU VERONIKA ÖLMEK Mİ İSTİYORDU NE OLUYORDU?? Gerçek bir duygu patlaması ağzından gök kuşağı biçiminde fışkıracak sandıysa da bunun bir kusmuk patlamasından başka bir şey olmayacağını bildiğinden fazla gergin ve açılmış göz kapaklarıyla önüne döndü. Masaya oturup bir şeyler mi yemeliydi sıradan bir gününü yaşıyormuş gibi görünmek için? Masaya hamle yaptıysa da hiç yaklaşmadığını fark etti. Nasıl yürünüyordu? Biri koluna girip ona yürümeyi öğretmezse suratının üstüne kapaklanıp ölecekti burnu da kırılacaktı al işte...

Back to top Go down
Tate Eerikäinen
bakanlık bakanlık
Tate Eerikäinen
Gerçek İsim : liena

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty
PostSubject: Re: güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar   güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar EmptyTue May 20, 2014 9:56 am


Yakışıklı bir çocuk olabilirdi belki ama tam olarak da değildi. İlgi çekici olduğu gerçeğini engellemiyordu neyse ki bu. Genellikle insanların beğendiği düzende kurulmamıştı ama sizce de bu onun daha seksi olmasına falan sebep olmuyor muydu? Soğuktu ve ürkütücü bir yanı yok değildi ama her şeyle birleştiğinde pek de sorun yaratacak bir tipi andırmazdı genellikle. Tate Eerikainen gülümsediği zaman insanlar ona sürekli bakmazdı. Ve o ne zaman gözleri dalsa da birilerine baksa insanlar bir şeylerin yanlış gittiğinden şüphelenir ve o taraftan kaçardı. Genç adama sorsanız bu durum iki dönem önce mezun olan Beni ve Bee'nin ona miras bıraktığı kutsal bir soy ad kalkanıydı ve anlatamayacağı kadar minnettardı çünkü zaten okula ilk geldiği günden beri istediği tek şey yalnız bırakılmaktı. Evet, başta söylediğim gibi şu an onu çevreleyen hayran bakışlar yoktu ama başka türlü bakışlar hala mevcuttu. İki kız ona bakarak fısıldaştığında elindeki kitabın kaldığı sayfasını tepeden kıvırıp olduğu yerde bir kımıldandı, tam kalkacakken önünde beliren çocuk o kadar hiçlikten fırlamıştı ki Tate bir an için karşısına çıkanın bir hayalet olduğundan falan emindi. Sonra geçti. "Bunu sana Veronika gönderdi." Tek kaşını kaldırıp sordu, "Kim?" Çocuk abartılı bir gülümsemeyle ona baktı, gözlerinde kımıldanan parlak benekler insanı hasta edecek türde taşkın bir heyecanı simgeliyordu. Tate hasta hissetmemişti belki ve midesi bulanmamıştı ama kesinlikle meraklanmıştı. "Hufflepuff, platin saçlı, güzel bir kız var ya..." Kafasını hafif eğdi ve çocuğa ünlü teyt erik - ne diyon aq bakışını attı. Tanıtamadığını anlayan çocuk aniden yanına çöktü ve bahsi geçen kızı sanki bir kitap yazıyormuş gibi, kesinlikle satmayacak bir kitap, abartılı süslemelerle gözünün önünde çizmesi için uğraştıran bir şekilde anlatmaya koyuldu. Tate bir elini kaldırdı ve susmasını söylemeden çocuğu susturdu : ) "Şu Purdie'nin ördüğü kazakları seven bakire Vero'yu mu diyorsun?" Tanıyordu. Tabii ki tanırdı çünkü ortalama her Lilli karakteri içten içe Vero sempatisiyle doğmuştu. Ne yazık ki rüya adam içinde en az miktarda sempati barındırandı ve bu biraz üzücü bir durumdu. "Evet o, tanıyor musun?" Çocuk yine o abartılı heyecanla sorduğunda Tate onun gay olan ikiz olduğunu anladı, o zamana kadar yeterince dikkatli incelememişti çünkü cool olmak bunu gerektirirdi. "Sayılmaz. Nedir bu?" Gay lord ikiz sandığı kadar siliterin değildi belki veya Tate çok aşırı siliterindi, kucağına konulan yemeğin içinde bir şeyler olduğunu sezinlemesi için yanında oturan çocuğun gizlemeye çalıştığı sırıtışı görmesi gerekmemişti. Görmüştü tabii ve bu da şüphelerini sadece olabilir ve olurların arasındaki çizgide yürüyen Tate'i olurun sularına itmeye yaramıştı. Of suyun içine düşen Tate'in kaslarına yapışırdı gömleği ve saçlarını yüzünden geriye iterdi ama ne yazık ki su sadece bi metafordu ve çocuk hala kuru kuru seksiydi. "Şey, peki sağ ol." Gay lord merakla ona baktı, sesinde üzüntü vardı. "Yemiyor musun?" Tate güvenilir gülümseyemelerle arası barışık bir çocuk değildi tahmin edersiniz ki. O yüzden güvenilir gülümsemeye çalıştığında yüzü bir tuhaf şekillere girmişti. "Şu an değil ama kesin yerim, kesin yani." Çocuğun Tate'in sonsuz yanlızlığına tek başına çare arayıp aramadığını düşündü. O sarışının bu işin içinde hangi mantığa göre parmağı olabilirdi? Kutsal bakirelerin aşk iksirleriyle ne işi olurdu?

Yine kafasının içindeki mükemmel bir karakteri harika zihni ve parmakları sayesinde komik durumlara sokan muhtemel tanrısı Tate'i uyuttu ve uyandırdı. Uyandığında normalde hamuruna piçlik eklenmeyen yakışıklee hayatının piçliğine hazırdı ve sırıtıyordu. Sırıtırken onu Aslan Kral'daki Scar'a benzetmek çok uçuk bir benzetme olmayacaktı. Ama olacaktı. Çünkü Vero'nun yanına Scar'ı katmak çok mantıksız olurdu. Vero'ya uzun uzun baksanız gözlerinizin önünde sırtından kanatlar çıkar sonra da cadı saf saf el sallayarak göğe yükselirdi. Aynaya bakmadı, aynalarla arası yoktu ve genellikle nasıl göründüğünü geçmiş yıllarda ona aşq mektupları yollayan binadaşlarının kaleminden okumuştu .s saçları yataktan çıktığı haliyleydi. Yerinden çıkarken yüzüne aptal bir sırıtış yerleştirdi. İyi bir oyuncu muydu bilmiyordu. Bu gün öğrenecekti. İşte Vero'nun onu aradığı yere geliyor burada o sırıtış hala yüzünde... "Günaydın Vero, bu gün çok güzel görünüyorsun, saçların güneşin altında nasıl harika parlıyor bir bilsen..." Cadıya gülümsedi ve gerçek bir gülümseme miydi değil miydi bilmiyorum ama kesinlikle içinden alay eden orospu çocuğu Tate'in gülümsemesi değildi bu. Vero'nun masum saf ve temizliği ile alay edilmesine dayanamayan Liena bu rp'yi burada sonlandırma kararı almıştı. İİ GÜNLER.
Back to top Go down
Veronika Eerikäinen
serbest meslek serbest meslek
Veronika Eerikäinen
Gerçek İsim : punig chazian

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty
PostSubject: Re: güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar   güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar EmptyTue May 20, 2014 9:56 am




Veronika tıpkı Yirmi Ağustos sabahı, evlerine bir haftalığına konuk olmuş Bayan Lowsley'nin kıza gizlice ikram ettiği likörlü çikolataların hepsini bitirdiği zamanki gibi hissediyordu. Yanlış ve harika. Bir de tatlı bir baş dönmesi tabii. Hayatının bütününü doğru olmaya adamış Veronika Verhnjak, her ne kadar asla itiraf ettiremeyecek olsanız da, nadiren yaramazlık yapmaktan hoşlanmıyor değildi. Ucu kimseye olumsuz yönde dokunmayacak pembe yalanlardan ne zarar gelirdi ki? Kimseyi mutsuz etmeyecek yollarla pekala da mutlu edebilirdi kendini. Her zaman bu yolları aradığı için uzun süre mutluluğa kavuşamadığı da bir gerçekti yalnız söyleseniz illa ki reddederdi. Mesela Tate'in bir sevgilisi olsa bunu asla yapmazdı. Hogwarts içinde bu kriterlere uyan birini bulmak da epey zor olmuştu artık. Herkesin sevgilisi, platonik olarak sevdiği biri veya Vero'nun ifadesiz ve boş bir suratla izleyip kavramaya çalıştığı karmaşık entrikalar döndürdüğü birileri bulunuyordu. Tate ile aralarında büyüleyici güzel saçlara sahip olmaktan daha fazla ortak yönleri vardı: insan ilişkileri. Tamamen zıt, fakat imkansız biçimde bir noktada buluşan türden. O insanlara bir adım yaklaşamazken, Tate insanları kendinden uzakta tutuyordu, yani Veronika böyle düşünüyordu.

"Günaydın Vero, bu gün çok güzel görünüyorsun, saçların güneşin altında nasıl harika parlıyor bir bilsen..."

Bir an için elf gözleri nasıl parladıysa içinde yaralı ama huzurlu bir ceylan görmek mümkündü. Ama bu sizi üzerdi tabii sonuçta Vero. Veronika gözleri açıkken gördüğü bu düşün gerçeğe dönüşmesini öyle içten istedi ki belki tanrı bu küçük hediyeyi ona çok görmezdi. Normal biri buna gülerdi ama Veronika bilirdi ki bir şeyi çok derinden istersen, o şey gerçek olurdu. Öyle ya da böyle. Üvey annesini evden nasıl gönderdiğini sanıyordunuz? Yine de iksirin etkisinin geçen her dakikayla birlikte azaldığı olgusu içinde bir yaraydı. Kalan zamanını nasıl değerlendireceğini bilemiyordu, Tate'in kurduğu cümle sayesinde de dilini ısırdığından ve konuşsa büyük ihtimal peltek peltek konuşacağından sesini çıkaramamıştı. Bunun yerine etrafa şöyle bir bakındı, sakince kahvaltılarını edenler dışında Vero'yu iplemeyenler grubunun muzur kahkahalarını bir fırsat bilip çocuğun eline yapıştı ve kapıdan dışarı sürükledi. Daha önce babası dışında hiçbir erkeğin elini tutmadığından sanırım biraz sert tutmuştu, öyle ki o kocaman eli bile küçücük parmakları arasında ezmişti nasıl becerdiyse. Tanrı mal kuvveti vermişti Vero'ya, şükürler olsun ki. Ay ama Tate'in ellerinin kocaman olduğuna çok sevinmişti çünkü ne derler bilirdiniz, kocaman elleri olanların kocaman kalpleri olurdu. :') Vero bunu iki Ravenclaw kızın muhabbetine dahil olmaya çalışırken öğrenmişti ama kızların niye çok güldüklerini hiç anlamamıştı. Yani tamam o da gülümsemişti ama kahkahalara boğulmak tuhaf gelmişti işte ona. Kahvaltı saatinde dikilmek için doğal olarak tercih edilmeyen bir köşeye çekti çocuğu. Bir o yana bir bu yana kayan gözlerini engelledi önce, sadece Tate'in ilahi güzellikteki suratına bakmaya çalıştı ki bu da zor olmadı. Sonra küçükken oyuncak ayısı üzerinde utana sıkıla bir iki kez denediği şeyi yaptı. *SLM SEWQİLİ OKUYUCULAR :'')))* Ciddi anlamda üç yaşındaki bir kız çocuğu gibi dudağını büzdü ve Tate'in ona yaklaşmasını bekledi resmen heyecandan seyiren kirpiklerini aralamamak için çırpınırken. Sınırları aştığını biliyordu evet, ama ne üzerinde onca zaman çalıştığı iksiri bir daha becerip de hazırlayabilirdi, ne de kalan zamanını daha iyi değerlendirecek bir şey bulabilirdi tir tir titrerken. Ama Veronika bugün çok cesurdu. Üvey annesine aptal dediği günden daha cesurdu çünkü daha ikinci hecede merdivenleri yarılamış ardından yatağının altına girmişti o gün.

Back to top Go down
Tate Eerikäinen
bakanlık bakanlık
Tate Eerikäinen
Gerçek İsim : liena

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty
PostSubject: Re: güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar   güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar EmptyTue May 20, 2014 9:57 am


Tate'in bu güne dek sağ omzunda bir meleğin var olduğunu hiç hissetmemişti. Neden? Çünkü o zamanlar yoktu. Yine de bu güne dek kendini kötü biri gibi hissetmemişti hiç. Şu an hissetmeliydi ve azıcık hissetmişti galiba. Eğer Vero'nun gözündeki mükemmel parlak ışınlar kalbine isabet etseydi ki edememişti çok erkendi ama yaklaşmıştı, Tate belki şu an omzuna konmuş ve ağlamakta olan meleği fark ederdi çünkü bir gözü açılır karanlıklar aydınlanırdı... Ama yok. Hala kırmızı kapıyı siyaha boyayan o çocuktu. Şu an sol omzundaki şeytan bile göz yaşlarını tutamıyordu çünkü kırmızı taytlı, boynuzlu ve kuyruklu da olsanız Vero gene Vero'dur. Ona kıyamazsınız. Kız elinden tuttuğunda bir ne oluyoruz çektiği doğruydu çünkü resmen parmaklarının çatırdadığını duymuştu genç adam kırılmış mıydı acaba? Neyse şikayet etmedi. Ayrıca kızın sessizliğini yanlış okumuş olduğunu fark ediyordu çünkü Tate sanmıştı ki iltifattan dili tutulan Vero bu işin kendisine fazla geldiğini fark edip kaçacak -ama Vero kusursuzluğu ile onu şok etmeyi başarmıştı helal sarı papatyam! "Nere-" Bitirmedi. Zaten bunu içinden bile söylemiş olabilirdi. Onu buraya getiren şey ne kaderdi, ne alın yazısı... Ne de bir attı. Vero getirmişti. Çevresine bir bakındı, bu kız kalbinin kırılması için fazla güzel değil miydi :') Cevap ver eşşolusu.

Of işte şimdi bir üzüntü gelmişti ve nihayet sağ omzundaki ağırlığın farkına varıyor gibiydi hatta ses vardı görüntü yoktu. Bir şey hıçkırarak ağlıyordu Tate bunun vicdanı olduğunu nereden bilsindi çünkü maldı ve vicdanından habersiz yaşamayı sürdürüyor muydu hayır o kadar da değildir. Ama düşününce o kadardı tam bir Flynn Rider'dı ve neyse ki Liena Flynn'i çok severdi. Sarışın güzel dudaklarını tuhaf bir biçimde büzüp öne doğru uzanınca bir adım geriledi Mick Jagger çakması olan yakışıklı. Ne yapması gerekiyordu? Şaka yaptım diyerek kaçsa mıydı? Buraya kadardı belki de. Çünkü daha çok uzatırsa daha kırıcı olmaz mıydı... Keşke hiç kırıcı olmasaydı çünkü dün yatmadan önce tasarladığı muazzam piçlik tek bir şeye karşı hazırlıksızdı ve o şey de karşısındaydı. Yemin ederim o şey masumiyetti çünkü hunharca korunmadan sevişip bir aralar hamile kalmayı trend bilen Hogi talebelerinin arasında Vero gibi bir şeylerin olması komik değil miydi? Hayır değildi. Tate'in bir çevresine bakıp Vero'nun güneş ışığını andıran parlaklığını fark etmesi gerekirdi komik olan şey fark etmemesiydi. Neyse gözleri kamaşmıştır görememiştir belki. Üf konumuza dönelim... Vero resmen öpsün diye mi bekliyordu çünkü galiba öyleydi ve bu tam bir kocaman elini kızın yanağına yasla ben sana dokunamam Veronika çok masumsun deme anıydı. Ama Tate'in piç aklı bunun çok gay olduğunu düşünüp elini kaldırmadı hatta kendiliğinden kalkmasın diye de cebine soktu. Sonra eğildi...

Vero'yu dudağının kenarından öptü. NE YANAKTAN NE DUDAKTAN. Çünkü canı bu kızı öpmek istemişti. Güzel kızlar öpülmeliydi. Yine de bu kız dünyada kalan son masumiyet tanesiydi muhtemelen ve en güzel ve en iyi şeyler görülmeyen ve dokunulmamış olanlardı. Tate de Vero'nun öyle kalmış olmasına içten içe memnundu. Dersiniz sana ne yardımcım. Ama memnundu işte. Ben de memnun olmasına memnunum. Geri çekilip kızın yüzünün önüne az önce -kesin tarih veya saat lazımsa öpücükten hemen sonra :'), düşmüş olan bir tutam saçı geri itti. "Saçların güzelmiş." Aynı Rapunzel gibi değil mi daha iyisi hatta.
Back to top Go down
Veronika Eerikäinen
serbest meslek serbest meslek
Veronika Eerikäinen
Gerçek İsim : punig chazian

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty
PostSubject: Re: güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar   güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar EmptyTue May 20, 2014 9:58 am



Vero dudağının kenarında o öpücüğü hissettiğinde yemin ederim ki kulakları alev almış sanmıştı ve tıpkı sabah nasıl yüründüğünü unuttuğu gibi kol denen bu uyuşmuş uzvuna nasıl hakim olabileceğini hatırlasa kaldırıp kontrol edecekti cidden alev almış mı diye. Örümceklere bakarken de böyle olurdu ama bu alev iyi niyetli bir alevdi bence. Yakmıyordu, içini ısıtıyordu. Hatta içini eritiyordu be neyse ki bazı insanlar erimeye değerdi ki Tate için kesinlikle eriyip sıvı halinin tekrar bir Vero kalıbına doldurulup aynı forma kavuşması için buzluğa atılmasına razıydı öyle bir şey oluyorsa hemen yapsınlardı yani durmasınlardı çünkü o da ne sırtı eriyor muydu?!?! Yoo termiş.

Tate güzel elleriyle Vero'nun hala kapalı gözleri önüne düşen saçlarını çekti. Nereden bilsindi Vero'nun kapalı göz perdeleri arkasında deminki sahnenin bitmez döngüde oynadığını şu an. Neyse açtı gözlerini çünkü ona gece devam edebilirdi, ama BUNA- şu an önünde kanlı canlı ve büyü etkisinde olmasa asla sokulamayacağı haline zıt yumuşacık bir Tate dururken ona bu kadar yakın mesafeden bakmaya, dokunabilmeye bir daha hiç devam edemeyecekti. *UNICORN TEARS* "Saçların güzelmiş." "Likörlü çikolatadan çok baş döndüren şeyler de varmış." Tate cümlesini bitirir bitirmez adeta demesi için etkiye alınmış bir hızla ne akla hizmet söyleyivermişti bu cümleyi hm ilginçti daha da ötesi dalgın gözler ve deriiiiiin bir iç çektikten sonra hafif öne düşen göğsü ve çenesi, kırpıştırdığı gözleriyle ilginçten öte çok şapşik komikti. Tate karnından biri bastırmış gibi göğüs kafesi beya bir havaya kalkarak içten ama tek bir HAH şeklinde güldü. "Ne?" Vero nunigi kuşum aydandan kıskandı temalı gifin son saniyesine yakın bir ciddiyete bürünüp "Ha? Ne? Yok," dedikten sonra geniş geniş sırıtıp eski yumuşaklığına döndü. Kaşları havalandı, şöyle bi' etrafa baktı kafasını azıcık geriye döndürüp neler diyorsun vero yürümeyi unuttun da içinden konuşmayı da mı unuttun diye kendini azarlayıp dişlerini sıkmıştı. AAA bu kez içinden azarlayabilmişti kendini sanki içinden konuşmayı hatırlamıştı. Galiba. İnş (okey) öyle olmuştu yoksa Tate'e rezil olmuştu. "Yani, teşekkür ederim ama sonuçta rapunzel güçlerim yok. Yani ne kadar güzel olabilirler ki? Aslında böyle demek istemedim çünkü senin saçlarının da iyileştirme gücü yoktur ama güzeller- gerçekten- iyileştirmiyorlar ama-" Tate dudaklarını bir çizgi halini alacak kadar *çok yolun var bro* birbirine bastırdığında galiba gülmesini engellemeye çalışıyordu yani vero böyle sanıp konuşma hızını yavaşlatmıştı, kaşlarından biri havaya kalktı çocuğun NE DEMEK İSTİYORDU vero telaş yapıp gene sinyalleri gene yanlış mı anlıyordu "Ne var?? İYİLEŞTİREBİLİYORLAR MI???" ZAMAN AKIYO İKSİRİN ETKİSİ GEÇİYO VEROCUM İSTERSEN İTİRAF ET ARTIK DA SON BİR KEZ SARILARAK AĞLA, yo önce cevabını duymalıydı ya oha cidden kutsal biri miydi Tate AY TEYT SİYİRLİ SAÇLI RAPUNZELİM BENİM- yo o flyn ryder'dı erkeg gibi erkegdi be yine de evlenirlerse tıpkı onlar gibi öpüşeceklerdi. Vero Tate'i yere doğru yatıracaktı yani. Eğer kolları kopmazsa. :') Evlenirlerse mi? Punig içinden random attı, dünya alem bilirdi ve şiplerdi ki, evleneceklerdi.
Back to top Go down
Tate Eerikäinen
bakanlık bakanlık
Tate Eerikäinen
Gerçek İsim : liena

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty
PostSubject: Re: güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar   güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar EmptyTue May 20, 2014 9:58 am


Bazen ışığı görürdünüz ve bazen de ışık sizi görürdü, bu bir metaforsa; bu metafordaki ışık Veronika'ydı. Tate'in hayatındaki en büyük sorun kendi karanlığında büyümüş olmasıydı ama neyse ki o çürümeden hemen önce hayat aşılayacak bir şeyler hala vardı. O bir şeyler de Veronika'ydı. Tate bunu bilmiyordu gerçi, olsun, öğretiriz! Kızın sözlerine gülümsememek için VAR OLMAMAK lazımdı çünkü sert biri olmak bile yetmemişti görüyorsunuz. O yüzden Tate de sırıttı, sonra bakışları yumuşadı - yani tam bir yumuşama değildi ama sertliği azalmıştı hafif çünkü Tate... "Öyle olsa daha çekici bulacaksan iyileştiriyormuş gibi davranabiliriz." Konuşurken fazla yakındın koçum, az geriye kaçılabilir miydin acaba? Teşekkürler bayım. Ama kaçılmadı, teşekkür de boşa gitmiş oldu... Üstüne üstlük sınır tanımayan şerefsizliğine yeni bir boyut kazandıran Erikaynen evladı, bir parmağına doladığı Vero'nun saçını inceliyordu şimdi. Baya yakından. Kızın gözlerine baktı bi an sonra Vero'nunkilerin yanında baya sönük ve ölü kalacak parlak bi gülümseme attı kıza. "Aslına bakarsan seninkilerin hala iyi olduğunu düşünüyorum. Daha iyi hatta. Rapunzel'den, hem onun saçlarına ihtiyacı olan yok." Geri çekildi nihayet, kendisi de derin bir nefes alıp devam etti, konuşurken başını kaşıdı. "Sonuçta yanına çıkmam için bana saçlarını sarkıtman gerekmez? Kapıyı kullanabilirim." Eğer nasıl bir şerefsiz olduğunu ve şu an yaptığı işin başlangıç noktasını bilmiyor olsak, biliyorduk, Tate iyi ve sevilesi görünebilirdi. Ama değildi, Vero'yla oynamak neden nasıl iyi birinin aklına gelsindi? Buncacık kızdan ne istemişti bu vicdansız? Yapma Tate. Yazık yavrucağa... Tate, kime diyorum? Yapma güzel oğlum, hadi özür dile ve uzaklaş evladım. SANA DİYORUM PEZEVENK RAHAT BIRAKIR MISIN KIZI SAKİN BİRİ DEĞİLİM BAYIM GİT ARTIK. Gitmedi, beni kimse adam yerine koyup dinlemiyor...

Hikayenin başlangıç noktası baya üzücüydü ama sonu neyse kimseyi hiç üzmeyecekti. Vero'yu da. Özellikle Vero'yu üzmeyecekti çünkü aslında ilk başta kızın bunu hak etmediğini anladığında oyununu bitirip uzaklaşmak istemiş olan bu delikanlıya iç sesi kalmasını söylediyse bu mighty şerefsizliğinden ötürü olamazdı, olabilir miydi? Değildi. Kızın sevimliliği iç ısıtacak türdendi doğrusu. Soğuğa artık titremeyecek kadar alışkın olan Tate'in de azıcık ısınmasına neden olmuştu hatta. İşin iyi yanı sıcağı ilk kez iyi bulmuştu genç büyücü. Boğucu yaz zamanı gibi değildi sonuçta Veronika, güzeldi ve karşısında nefes alabiliyordunuz adam öldürmüyordu yani. Kıza tekrar gülümsedi ve ona seslenen Tobi'yi duyana kadar bir şey söylemedi, sonra elini alıp dudaklarına götürdü çünkü gene azıcık şerefsizliği tutmuştu ve sonuçta Vero bir piremsesti. Yanlış nedenlerle yapsa da doğru bir şey yapmıştı. "Sonra görüşürüz." Göz kırptı ve uzaklaştı.

Normalde sonra görüşürüz dediğiniz insanlarla sonra görüşmezsiniz. Onlar görüştü. Ve evlenecekler de. Teşekkürler.

S O N
to be continued
Back to top Go down
Sponsored content

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty
PostSubject: Re: güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar   güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar Empty

Back to top Go down
 

güzel saçlarımızı birbirimize dolasak yar

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

 Similar topics

-
» çok güzel olmuşsun sevilay.
» baya güzel kapaklar

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Büyük Salon-