Share
 

 tilki.

View previous topic View next topic Go down 
Magdalena Polievka
ravenclaw vii. sınıf ravenclaw vii. sınıf
Magdalena Polievka
Gerçek İsim : gamze.

tilki. Empty
PostSubject: tilki.   tilki. EmptyThu May 15, 2014 2:21 pm



Geceleri uyku tutmamasına alışmıştı fakat her gece aynı beklentiyle yatağa giriyordu. Rüyasız bir uyku… Ya o saçma sapan rüyalara katlanmak zorundaydı ya da uykusuzluğa; fakat genç cadı uykusuzluğa katlanmayı tercih ediyordu. Zira Magdalena Polievka acı eşiği oldukça yüksek bir cadı olsa da duygusal anlamda fazla kırılgan olabiliyordu. Geceleri yatağından sessizce kalkıp her zamanki yolları kullanarak sessizce yasak ormana gidiyordu. Ayağına terlik ya da ayakkabı almıyordu, ya da üstüne ekstra bir şal veya mont. Çimenlerin hafif nemini ayak tabanlarında hissederken kollarını beline dolamıştı ve hiç acele etmeden ilerliyordu karanlıkta. Bahçe aydınlık değildi, ay ışığı da etrafı aydınlatmaya yetmiyordu fakat Magdalena’daki tuhaf bir alışmışlıktı. Sık ağaçlar iyice yaklaşırken Magdalena sanki ulaşması gereken bir hedef varmışçasına kararlılıkla yürüyordu. Okulun pencerelerinden bakan insanlar için onu seçmek hiç zor olmazdı beyaz uzun geceliğiyle. Okulun penceresinden bakanlar yine onu ağaçların başladığı yerde geceliğini yavaşça çıkarıp çırılçıplak ve tam bu sırada gittikçe küçülüp, bir tilkiye dönüşürken de görürdü.  Gecelik ayaklarının dibine düşerken cadı aynı serinkanlılıkla ve umursamazlıkla yürümeye devam etti. Her bir ekleminde hissettiği değişimle birlikte bedenen gittikçe ufalmak ama fikren ve manen giderek büyümek belki de şu bomboş hayatında hissedebildiği ve hissettiği oranda mutlu olabildiği tek şeydi. Vücudunun kızılımsı tüylerle kaplanma kısmını ve ellerinin, ayaklarının birer patiye dönüşmesini tuhaf bir sabırla bekliyordu her seferinde. Bundan belki üç belki dört yıl sonraya kadar hissedebileceği tek his buymuş gibi görünüyordu. Zamanı geldiğinde o da hissedecekti bir şeyleri, hayatın belli anlarından zevk alacaktı, yaşamın güzelliğini görecekti bazı yaşamlara son verirken. Ama o zaman kadar ruhsuz ve duygusuz olarak kalmaya devam edecekti. Ormanda özgürce koşturup, yürürken rüzgârın tüylerini yalayıp geçmesiyle yetinecekti.

Her gece yaptığı bu gezintiler bir rutin haline dönüp ondan yapılması zaruri bir durum yaratıyordu ve bazen, bazı geceler heyecanına başka bir heyecan katmaya çalışıyordu. Minik gezintisi son bulup da tekrar ormanın başladığı yere geldiğinde ön ayaklarının ellerine dönüşmesini ve tüylerin yok olup geride beyaz pürüzsüz bir ten bırakmasını bekledi. O katlanamadığı insan olma durumuna döndüğünde uzanıp yerde geceliğini aldı ve tekrar giydi onu. Okul arazisinde yürüdüğü hızla geri dönerken aklında yatakhane haricindeki her yere gitmek vardı. Sanki sonsuz vakti varmış gibi ağır ağır hareket ederken ayaklarının nereye yönlendireceğini bilmiyordu. Aklından bile daha fazla güvendiği tek organı olmuştu onlar. Kendini zindanların olduğu tarafa doğru yönelmiş bir halde bulduğunda da şaşırmıyordu. Zindanların biraz ilerisinde profesörlerin olduğu tarafta hafif aralık bir kapı gördüğünde istemsizce oraya yöneldi. Belki kendisine derin bir uyku sağlayacak iksir bulurdu. Kapının açık kısmını hafifçe ittirip birden peyda olan gıcırtıyı kulak arkası edip ayakuçlarında ilerlemeye devam etti. Etraftaki herhangi bir nesneye değmeden karanlıkta ilerlerken ki bu konuda usta sayılırdı, kendisine hayalet yakıştırması yapılsa yerden göğe kadar haklı olacaklarını düşündü. Tamamen sessizliğin haki olmasını beklediği odada kulağına çalınan seslerle birlikte onların geldiği yöne yöneldi. Merakına yenik düşmesi ilk değildi cadının, son da olmayacaktı. Bir başka kapıyı da ittirip içeriye sokulurken uykusunun derinliğine dalmış olan asistanı gördü. Kaşları hafifçe yukarı kalkarken onun ağzından çıkan ilk başta kulağa epey anlamsız gelen kelimelere odaklandı. Bir başka dilde konuşuyor olabileceğini düşünüyordu zira bir yerde okumuştu uyku esnasında bilinç arkasına itilen şeyler yüzeye çıkar diye. Kadının konuştuğu dilin aslında dünya üzerinde herhangi bir kabileye bile ait olmadığını anlaması biraz sürerken kapının orada dikilmiş onu incelediğini yeni fark etti. Konumu değiştirmek için ya da orayı terk etmek için bir harekette bulunacağı sırada kadının gözlerini aniden açtığını gördü ve hareket etmek yerine aynı konumda kalmayı tercih etti. Asistanla bakışları birleşirken Magdalena en ufak soru işareti, şaşkınlık, utanma ya da suçluluk barındırmadığı gözleriyle kadına bakıyordu. Bir iki kelime bir şeyler söylemek için de çaba harcamıyordu. Sanki ilk konuşanın düelloyu kaybedeceği bir yarıştaymış gibi sadece susup gözlerini bile kırpmadan ona bakıyordu.

Back to top Go down
 

tilki.

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Yasak Orman-