Share
 

 niye gardaş sen vanpir misin

View previous topic View next topic Go down 
Coco
vampir vampir
Coco
Gerçek İsim : pınk

niye gardaş sen vanpir misin Empty
PostSubject: niye gardaş sen vanpir misin   niye gardaş sen vanpir misin EmptyThu May 15, 2014 10:01 pm

niye gardaş sen vanpir misin Tumblr_m106bjkvkb1r50au6o1_500
--AÇILIŞ--
Back to top Go down
Coco
vampir vampir
Coco
Gerçek İsim : pınk

niye gardaş sen vanpir misin Empty
PostSubject: Re: niye gardaş sen vanpir misin   niye gardaş sen vanpir misin EmptyThu May 15, 2014 10:02 pm


Coco, o gün de kannnn, kannn issstiyorummm… herkes ölmeliiii… diye başlamıştı geceye. Fakat insanlarda olduğundan bahsedilen bir virüs yüzünden kimseyi ısırmaya cesaret edemiyordu. İşte bu yüzden o da çareyi Yorozuya’da bulmuştu. Nereden duyduğunu hatırlamasa da, Diagon Yolu’nda para karşılığı her işi yapan bir çocuğun olduğunu öğrenmişti. Klasik Japon mimarisi şeklinde inşa edilmiş bina, cadde üzerinde ne kadar dikkat çekiyorsa; Coco da şuh görüntüsüyle bir o kadar dikkat çekiyordu. Sarı saçlarını açık bırakmıştı. Dalgalar hâlinde omuzlarından aşağı süzülüyordu. Bir an önce kanına ulaşmak istiyordu. Çok susamıştı. Yorozuya’ya daha önceden bir baykuş yollamıştı ne zaman geleceğine dair. Adının Colin olduğunu öğrendiği çocuğun, iş yerinde –sonradan aynı zamanda evi olduğunu da öğrenecekti- bir vampiri ağırlayacak olmasından dolayı gergin olduğunu tahmin ediyordu. Fakat Coco kendini eğitmişti. İstemediği birini ısırmazdı.

Binanın önünde geldiğinde durup şöyle bir inceledi. Bu bina Colin’in değildi onu biliyordu. Cecil denen herif sahibiydi buranın. Peki neden Japon stilindeydi? İşte bu asla cevaplanamayacak bir soruydu. Düşünmek için sonsuz zamanınız olunca düşünmüyordunuz bilir misiniz? O yüzden Coco da üzerinde durmadı ve binanın dışındaki merdivenden ikinci kata çıkıp kapıyı çaldı. Kapıyı açan kişi kesinlikle daha önce tanıştığı Colin değildi. Kumral saçları ve dayanılmaz gülümsemesi ile bambaşka biriydi. Ve kanı diğer herkesinkinden tatlı kokuyordu. Aman yarabbim yoksa Coco aşık mı oluyordu? Böyle bir şeye izin verecek bir kadın değildi. Kokunun dikkatini dağıtmasına izin vermeden “Colin Probin’i arıyordum.” dedi. Çocuk gülmeye devam ederek içeriyi gösterdi. Herhalde Coco gelmeden önce bir şeye gülüyordu, bu gülümseme de oradan kalmıştı yüzünde. İçeri geçti. Colin de sırıtıyordu. Coco, ortamdaki herkesin kendisinin bilmediği bir şeye gülüyor olmasına çok sinirlendi. Üstelik bir çocuk daha vardı ve o da gülüyordu. Sinirlendiğini belli etmemek için gülümsedi. Burada üç kişi vardı ve üçü de bir vampirle aynı odada bulundukları için korkmuş görünmüyorlardı. Colin, eliyle bir dakika işareti yaptıktan sonra içeri gitti ve koyu kahverengi renkte bir kutu getirdi. Coco, Colin’e ve kutuya yaklaştığında çocuk kapağını kaldırdı ve Coco, kutunun içindeki kıpkırmızı taze kan kavanozlarının sayısını kontrol etti. Tıpkı anlaştıkları gibi altı tane… Bu ona uzun bir süre yeterdi. “Tamamen temiz olduklarından eminsin değil mi?” Bunu kendinden çok Colin’in iyiliği için soruyormuş gibi yapmıştı. “Bana bir şey olursa hesap soracak insan sayısı çok.” Sessiz konuşuyordu. Diğerlerini korkutmak istemiyordu, hoş zaten diğer ikisi aralarında bir şeyler konuşup yüksek sesli kahkahalar atıyorlardı. Galiba sarhoştular. Temiz onayını aldıktan sonra ona kapıyı açan çocuğa baktı. Olamaz! Çocuğun aklını okuyamıyordu. Coco o sırada kimsenin aklını okuyamadığını unutmuştu. Bu kaderdi. Onunla tanışması gerekiyordu. “Aslında bir süre burada takılabilirim, işim yok.” Colin, sarhoş olduğundan dolayı herhalde, bunu sorun etmedi. Coco lavabonun yerini öğrendikten sonra içeride bir miktar kan içti ve aklını okuyamadığı inanılmaz tatlı kokulu kana sahip çocukla tanışmak için salona döndü. Ona kimse karşı koyamazdı.
Back to top Go down
Eugenio Marquesa
quidditch oyuncusu quidditch oyuncusu
Eugenio Marquesa
Gerçek İsim : pınk

niye gardaş sen vanpir misin Empty
PostSubject: Re: niye gardaş sen vanpir misin   niye gardaş sen vanpir misin EmptyThu May 15, 2014 10:04 pm

Eugenio, ertesi gün maçı ya da idmanı olmadığı zamanlarda okuldan arkadaşı Colin’le zaman geçirmeyi severdi. O akşam da alkollü içeceklerle dolu paketler eşliğinde Yorozuya’nın içine cisimlendiğinde Colin, her zaman olduğu gibi korkmamıştı. Çünkü Yorozuya’nın cisimlenmeyi engelleyecek bir koruması yoktu ve Colin odanın ortasında insanların belirivermesine alışkındı. Eugenio çok önermişti ona para yardımında bulunmayı ama Colin her seferinde reddetmişti. Fakirlerin de böyle salak bir huyu vardı işte. Zengin birine teklif etse hayır demezdi ama fakirler sanki gurur yapacak durumları varmış gibi reddederlerdi yardım tekliflerini. O yüzden Eugenio bir çözüm bulmuştu, bazen arkadaşı için iş uyduruyordu. İş karşılığı para almak Colin’i rahatsız etmediği için bu konuda iyi anlaşıyorlardı.

Bir saat içinde kafaları güzelleşmişti bile. Colin’le birlikte yaşamaya başlayan yeni çocuk Willy de çok eğlenceli ve kafa biriydi. Üçü gülüp eğlenirlerken çalan kapı keyiflerini bozdu. Eugenio, kaderin ona ördüğü ağlardan tamamen habersiz kapıyı açmaya gitti. Tesadüfen kapıya en yakın oydu. Karşısına çıkan kadın aklını başından alırdı eğer alkol çoktan alıp götürmüş olmasaydı. Ne yaptığının farkında olmadan sırıtmaya devam etti. Kadın, Colin’i aradığını söylediğinde refleks olarak içeriyi gösterebildi. Ne yaptığını yine bilmiyordu. Geçip yerine oturdu ve kadına aldırış etmeden Willy’le gülmeye devam etti. Halbuki onun bu hikayedeki rolü, Willy’ye onun kim olduğunu sorup kadını uzaktan kesmek olmalıydı. Ama o ne yapıyordu, daha çok içip daha çok gülüyordu. Neredeyse kaderi bozacaktı ama kader bozulmazdı işte. Kadın kalmaya karar vermişti ve nedense Eugenio’nun yanına oturmayı tercih etmişti. Kafasını çevirip ona baktı. Kadın gülümsedi, Eugenio da cevap olarak sırıttı. Normalde olsa o da o iç acıtan gülümsemesinden atardı kadına, ama şu an ka-fa 1500 olduğu için mal mal sırıtmıştı. Saçları uzun olsa saçından bıyık yapıp cekuu balım da derdi kesin. Neyse ki saçları kısaydı.

“Bir şeyler içer misin?”
Bu soruyu ev sahibinin sorması gerekiyordu ama Colin böyle şeylerden anlayacak kadar misafir ağırlamamıştı. Eugenio da nereden aklına geldiyse soruvermişti işte ama kadın içmeyeceğini söylemişti. “Adın ne senin?” Coco güzel isimdi. Ve kadın birden bire gümüş Volvo’su olduğunu belirtme ihtiyacı duymuştu nedense.

Saatler ilerledi. Willy olduğu yerde sızmıştı, Colin de içerde kusuyordu. Coco, Eugenio’nun iyice dibine girmişti. Sanki sürekli çocuğu kokluyor gibiydi. Eugenio biraz rahatsız olmuştu. Sonra birden elleri değdi.
“Teninin rengi soğuk. Senin ne olduğunu biliyorum.”
“Söyle. Yüksek sesle söyle.”
“Vampir.”
“Ne?”
“Vampir.”
“Neee?”
“VAMPİR BE VAMPİR, SAĞIR MISIN?”

Sonra Coco bir şey denemek istediğini söyledi ve öpüştüler.
Back to top Go down
Colin Probin
serbest meslek serbest meslek
Colin Probin
Gerçek İsim : pınt

niye gardaş sen vanpir misin Empty
PostSubject: Re: niye gardaş sen vanpir misin   niye gardaş sen vanpir misin EmptyThu May 15, 2014 10:04 pm

Colin, kendisine Lin demesine izin verdiği kankilerinden olan Eugenio içkilerle birlikte salonun ortasına cisimlendiğinde, efkârlı bir akşam geçirip erkeksi gözyaşları dökeceğini düşünerek hemen fon müziği olarak Bülent Ersoy açtı. Sıralardaki Heyecan en sevdiği şarkılardan biriydi genç büyücünün ki yazar belirtmek isterdi ki bu rpyi yazarken kendisi de o şarkıyı dinliyordu. Bu rpnin komedi türünde yazılması amaçlandığından neden rpyi Bülent Ersoy gibi efkâr dolu bir şarkı dinleyerek yazdığını bilmiyordu genç yazar. Fakat bu yalandı çünkü aslında sebep, yazarın babasının açık kalan (ki yazar ayrıca belirtmek isterdi ki kendisi babasının windows oturumunu hackleyerek şifresini "hacklendin tekkalmış" yapıp adminliği de kendisine geçirmişti) oturumunda yazıyor olmasıydı. Yazarın ayrıca belirtmek istemelerinin sonunun gelmesine epey sevinen Colin, Eugenio'ya selam verdi. "Slm Eugenio."Eugenio bin defa evin içine cisimlenememe büyüsü yaprıtmayı teklif etmişse de Colin reddetmişti. Bunun sebebi Colin'in yakın arkadaşları arasında "Fakir Ama Gururlu Lin" diye tanınmasıydı.

Gece ilerler, erkeksi gözyaşları yerine hayvansı kahkahalar dökülürken (bu okuyucunun sanmış olabileceği gibi kahkahaların yeni modası değildi; kahkahalar milattan önceden beri aslında dökülürdü fakat insan ırkı onların dökülmesini atılmak olarak algılamıştı bir kere ve bu böyle devam etmişti) Bülent Ersoy'un yaşlı, yalnız ve mahvolmuş sesi unutulmaya yüz tutmuştu. Colin, Bülent Ersoy'un sesinin pembeleşip uçmaya başlamamasından son derece memnun olduğunu düşünüyordu ki beklemeyi unuttuğu vampir geldi. Ama Colin korkmadı. Sadece çok etkilendi...

Gece ilerler, erkeksi gözyaşları yerine iğrenç kusmuklar dökülürken Colin'in nedense kurtadama dönüşesi geliyordu. Sonra dönüşmedi ama kusması bitince sarhoş bir Eugenio'nun, baygın bir Willy'nin ve bir Coco'nun yanına döndü. "Coco, adın çok komik, aynı kuku gibi hehehe." diyip kendi esprisine gülerken, genç Probin birden durumun vahametinin farkındalığına ulaştı. İçeri gidip kustuğu sırada Eugenio hamile kalmıştı Coco'dan! Oysa Colin isterdi ki Eugenio kendisiyle bebek yapsın. Probin oğlu o kadar sarhoştu ki gay olmadığını da erkeklerin birlikte çocuk yapamadığını da hatırlamıyor gibiydi. Coco'ya dönüp "Benim sevdiğimle... bana karşı... çocuk yapmaya... utanmıyo musun, Kuku?" diye sordu ama sonra Eugenio'nun içinden vampir bebek çıkmaya başlayınca hemen sargı bezini getirdi. "Neden tişörtünü çıkartmıyorsun?" dedi Eubella. "Sargı bezi varken neden tişörtümü çıkarayım?" diye sordu Colijacob. "ÇÜNKÜ SARGI BEZİ HİÇ SEKSİ DEĞİL!" diye ağlamaya başlayan Eubella'ya çok üzülen Colijacob, ne yapacağını bilemeyerek Kuku'ya dikti ateş saçan gözlerini. Sonra da Kuku'ya şarkı söylemeye başladı çünkü yüreği dağlanıyordu genç Colijacob'ın. "Gözündeki ateş... kalbimi yakınca. Sandım ki aşkımız ğööömür boyuncaaaağağa meğer bu bir oyyunmuş... kolay oynanan. Beni sevdiğin varrr yaaaa o bile yalağağan. YALAAAAĞAĞAĞĞAĞAĞAĞAĞĞAĞAĞAĞAAAAAN YAALAAAAAĞAĞAĞĞAĞAĞĞAĞAĞAĞAĞAĞAN YALAAAAĞAĞĞAĞAĞAAAAANNNN yalaaannnn." diye dramatik bir notayla bitirdi şarkısını Colijacob. O sırada Türkiye ismindeki bir ülkede Bülent Ersoy ve Yeliz erkeksi gözyaşları döküyorlardı, sessizce.
Back to top Go down
Dora Kristopulos
şifacı şifacı
Dora Kristopulos
Gerçek İsim : pınk

niye gardaş sen vanpir misin Empty
PostSubject: Re: niye gardaş sen vanpir misin   niye gardaş sen vanpir misin EmptyThu May 15, 2014 10:06 pm


Dora, gecenin bir vakti Yorozuya’ya cisimlenirse Colin’i çıplak yakalayabileceğini ummuştu ama hayır efendim tek bir aptal çıplak Colin bile yoktu. Üstelik çok çekici bir kadın vardı çıplak Colin yerine ve bu Dora’yı öfkelendirmeye gitmişti. Keşke yaşlı olsaydı diye düşündü çünkü o zaman ona gidip ayy ttlm cenazene katılamadığım için özr dlrm .s derdi ama yo kadın gençti. Dora kendini trafiğin sağdan aktığı bir ülkeye gitmiş gibi hissediyordu. Her şey mi ters giderdi yani? Colin çıplak değildi ayrıca bir erkek doğum yapmak üzereydi. Ay olamaz, bu adam Marquesaların küçük oğlu Eugenio’ydu. Acaba Giuseppe’nin bundan haberi var mıydı? Yoktu herhalde, duysa namus cinayeti der vururdu Eugenio’yu. Dora iyi bir üvey anne olmak istediği için bu sırrı ölene kadar saklayacaktı ve gerekirse bebeğe de bakacaktı tıpkı zamanında torununa baktığı gibi. Ama önce bebeği doğurtmak lazımdı.

“Çekilin bakalım, ben bu işi hallederim.”
Hemen ebe ruh hâline büründü ve bismillahirrahmanirrahim diyerek ellerini Eugenio’nun bacaklarının arasına soktu. “Ikın güzel yavrum.” Eugenio tüm gücüyle ıkınıyordu ve bebeğin kafası yavaş yavaş çıkıyordu. Dora, bir yandan onu çekiyor bir yandan Eugenio’nun karnını aşağı doğru ittiriyordu ki bebek daha rahat gelsin. Sonra birden bebek gelmemeye karar verdi ama Dora inatçıydı o yüzden bir yerden elektrik süpürgesi buldu ve Eugenio’nun bacaklarının arasına soktu. Süpürgeyi çalıştırınca süpürge bebeği içine çekiverdi ve Eugenio’nun nereden geldiği belli olmayan vajinası da ortadan yok oldu. Şimdi bebeği süpürgeden çıkarsalar iyi olurdu.

Bebeği süpürgenin içinden çıkarıp büyüyle temizledikten sonra onu Eugenio’nun kollarına verdi. Eugenio çok duygulanmıştı, gözleri dolu doluydu. Çekici kadın da duygulanmıştı. Dora onun Colin’le ilgisi olmadığını öğrenince rahatladı. “Senin adın Sümeyye Su olsun yavrum. Sümeyye islamın ilk şehitlerinden… Ve Su da sana bolluk, bereket, saflık getirecek. Sen bu dünyanın bozamayacağı saf yavrumsun benim, biricik kızımsın.” dedi Eugenio. Ama bebek pek de öyle düşünmüyordu galiba çünkü kannn issstiyorummmm diye Eugenio’ya saldırmıştı.
Back to top Go down
Sponsored content

niye gardaş sen vanpir misin Empty
PostSubject: Re: niye gardaş sen vanpir misin   niye gardaş sen vanpir misin Empty

Back to top Go down
 

niye gardaş sen vanpir misin

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

 Similar topics

-
» wewe ister misin yakışıklım

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Yorozuya Colin-chan-