Sa-chan Brovina Colin-san’ın aşk kölesi olmaktan gurur duyuyordu. Bu yüzden Yorozuya’ya gitmeye karar verdiğinde kendini makyajla on yaş kadar yaşlandırdı çünkü Colin’in büyük kadınlardan hoşlandığı duyumunu almıştı Yorozuya’daki casusu Patrik’ten. Birden bire Yorozuya’nın salonunda belirivermesi hiç kimseyi korkutmamıştı, sadece çok etkilemişti. Çünkü buna alışıklardı. Neden etkilendi diye sorarsanız Sa-chan’ın Ninjalık yapmaktan sıkılaşmış götünden etkilenmişlerdir herhalde ne bileyim.

“Colin-san nerede Willy-chan?”
“Aaaa, yeter be yeter! Herkes başkalarını sorsun zaten. Tabi, Willy kim ki .s” Sonra öfkelenip odasına gitti ve kapıyı da arkasından çarptı. Ama sonra açıp son bir .s yaptıktan sonra tekrar çarptı. Sa-chan ondan korkmadı sadece çok etkilendi çünkü mahmur hâlinden yeni uyandığı anlaşılan Colin-san odasından çıkmıştı. Hemen sesini incelterek “Colin-saaan. Bak senin için kendimi yaşlandırdım. Artık bana daha büyük acılar çektirecek misin?”
“Salak, neden geldin evime? Ben sana beni rahat bırakmanı söylemedim mi? Laftan anlamıyor musun sen?”

Rencide edilen Sacha bundan korkmamış, sadece çok etkilenmiş olduğu için Colin’e doğru koştu ve kollarını onun boynuna sardı.
“Evet Colin-san, demiştin. Ama ben sözünü dinlemedim. Cezalandır beni. Dizine yatır, popoma şaplaklar at. Morart, kanat. Aşk kölen yap beni Colin-chan.”
“YA ALLAH ALLAH! HANIM HANIIIIIM. SENİN BEYNİN ÇALIŞMIYOR MU? EĞER ÖYLEYSE BEYİN KAÇAKÇISI TANIDIKLARIM VAR ONLAR HALLEDERLER BU İŞİ. UZAK DUR BENDEN ANLIYOR MUSUN?”

Colin-san’ın bağırışları Sa-chan’ın vücudunun alev alev yanmasına sebep oluyordu. Kesin yaşlı görüntüsü onu tahrik ettiği için böyle bağırıyordu Colin-san. Ellerini onun boynundan çekti ve sağ poposunu avuçladı. “Bunun adı Dombiş olsun bundan böyle.” Sonra sol poposunu avuçladı. “Bunun adı da Salçalık. Hadi şimdi onları yakından tanımama izin ver Colin-san. Cezalandır beni.”

Colin Probin, Sacha Brovina’yla tanıştığında çok sarhoştu. Yazar isimleri soyadlarıyla birlikte yazıyordu çünkü böylesi daha kuuldu ve Probin oğlu demek kolaylaşıyordu. Eğer Colin Gryffindor’da okumuş olsa Godric’in dölü de derdi ama değişmez kaderdi bu işte. Değiştiremeyeceğiniz tek kader… İkisi yılbaşında, bir karaoke barında tanışmışlardı. Colin basketbol antrenmanından çıkınca nedense karaoke barına gidesi gelmişti ama karaoke barının Colin’e gidesi gelmemişti. Bu rpye kadar basketbol oynayabildiğinin farkında olmayan Colin, karaoke barının kendisine gidesi gelmediği için biraz hayal kırıklığına uğramıştı ama yılbaşı akşamıydı ve Robin’in de Hogwarts’ta kalması gelmişti (yazar bunu canının öyle istemesiyle açıklıyordu) bu yüzden Colin yalnızlığını içerek giderecek, erkeksi gözyaşları dökecekti. Tam sarhoş olmuş, erkeksi gözyaşlarını nazikçe dökmeye hazırlanmıştı ki rastgele insanları karaoke yapmaları için seçen ışık onun üzerinde durunca “biraz karaoke yapayım, sonra erkeksi gözyaşları dökerim” diye düşündü Probin oğlu. Bu sırada çok uzaklarda Dimitri ismindeki bir genç içten içe Colin’e sinirleniyordu çünkü her rpde Colin daha da Dimitri’nin Şansıztopulos lakabını almaya yaklaşıyordu, hatta bildiğin almıştı artık. Çok güzel bir kadınla düet yapacaktı ve Colin bu yüzden şansına şükretmişti, tabii bu hareketine sonradan pişman olacaktı genç Probin. Gözlerini kadından alamayan Colin ona “Gözlerimi verir misin lütfen?” demek istiyordu ama maalesef bunu diyemeden müzik başladı. Şarkının adı “The Start of Something New” idi ve genç kahramanımız hayatında daha önce hiç duymamıştı bu şarkıyı. Ama nasıl olduysa şarkıyı birden bire öğreniverdi. Yanındaki kadın da şarkıyı aniden öğrenmesine rağmen önceleri çekingen davranıyordu ama sonradan orospu gibi bir açıldı bir hareketler yapmaya başladı. Colin de onun üstüne üstüne yürümeye başladı, kadın sahneden tam düşecek gibi olduğunda onu erkeksi bir şekilde tutarak gönlünü kazanacaktı. Bu zekice planını çok beğenerek ve şarkıyı söylemeye devam ederek yürümeye devam etti ama tam kadını tutacakken aklına Temel fıkrası gelince bunu yapmayı unuttu ve kadın sahneden düşüverdi ama Colin aklına gelen Temel fıkrasına o kadar çok gülüyordu ki bunu fark etmedi bile. Sonra şarkıyı markıyı bırakıp birlikte havai fişeklerin patladığı bahçeye çıktılar ve tam öpüşeceklerken Colin’in aklına yine Temel fıkrası gelince öpüşemediler sonra da Colin ona “Benim için bir geceliktin bebek, boşol boşol boşol.” deyip onu boşadı ama ondan sonra kadından bir daha kurtulamadı. Karı resmen ninja çıkmıştı ve Colin’i her yerde takip ediyordu. Bir keresinde Colin manavdan domates alıyordu ve adının Sachan olduğunu öğrendiği kadının domatesler arasından onu gözetlediği ortaya çıkmıştı. Sachan bazı geceler kimseye fark ettirmeden Yorozuya’daki çekmecelerden birinin içinde kalırdı. Colin bunu fark edebildiği zamanlar belki kendisinden soğur diye son ses Davut Güloğlu dinlerdi ve sarımsak yiyip pis pis kokardı ama bu bile soğutamamıştı onu kendisinden.

İşte böyle günlerden birinde Sachan yine başına musallat olmuştu Colin’in. Bu da Colin’in yeni günlük rutinlerinden biri haline gelmişti. Popişini utanmadan avuçları arasına alan ve kendisini cezalandırmasını isteyen Sachan’ı cezalandırmaya karar verdi. “Üstüme iyilik sağlık a dostlar, CEZA rap yapar çok kötü toslar. Yoooov.” Kızı çok fena cezalandırmıştı ama Davut Güloğlu işe yaramadıysa CEZAlandırmanın işe yarama olasılığı çok düşüktü. Colin maçoluğun da Sachan’a sökmediğinin farkındaydı ama belki ultra kısıtlayıcı bir maço olursa en sonunda kendisinden bıkardı. “Ben böyle makyaj felan sevmem, anladın mıııaaa? Kadın dediğin gitsin mutfağında yemek yapsın, çocuk baksın. Benim sevgilim olucak kadın mini etek de giyemez. Akşam ezanından sonra sokağa çıkamaz. Duyuyo musun? Hala sevgilim olmak istiyo musun?” diye sordu umutla. Bir tek bunu denememişti Colin, aniden kadının içinden bir feminist çıkarsa kurtulmuştu bu yapışkan surattan, ov ye.

Saat bir olmuştu ve Sacha hâlâ gelmemişti. Oysa on iki buçukta görev yerinde olmaları gerekiyordu. İkisi büyücü dünyasında iş bulamayacak kadar mükemmel olduklarından bu kez bir Muggle tarafından tutulmuşlardı. Roxanne Muggle dünyasında bile onları tutacak birini bulmak için bir hafta savaş vermişti. Sonunda Posta gazetesinde gördüğü Nana ismindeki bir şiirden ilham alarak o da Posta gazetesine ilân vermişti ve tutulmuşlardı. Adamın takım elbisesi ve güneş gözlüklerine bakılırsa, adam Matrix’tendi, aman yani yüksek bir ödeme yapacaktı, diye düşünmek istemişti Roxanne. Bu işi almak için verdiği çabanın ardından Sachan’ın görevini ciddiye almamasına bayağı bozulmuştu Pulnik kızı. Bu yüzden hemen kız kardeşine mesaj çekti. “Sevgili kız kardeşim, rica etsem Sa-chan uyurken onun kafasına da osurabilir misin? Lütfen bunu yapmadan önce bir kazan kurufasülye, iki kazan da nohut yemeyi ihmal etme. Karşılığında sana üç koli çikolata alıcam.” Mesaj iletilince cep telefonunu kıçının içine koydu, görevi tek başına halledecekti artık. Sa-chan kesin yine ağlak Colin bebesinin yanındaydı. Roxanne Colin’den hiç haz etmezdi. Hatta Colin Sa-chan’ı boşayınca Roxanne çok sinirlenmiş, hemen Colin’e “DALLAMA!” diye mesaj çekmişti. Colin salağı Roxanne’in biricik arkisini hak etmiyordu. Haaayır efendim, bir tek aptal Sa-chan bile hak etmiyordu. Sa-chan’ın Colin’e aşık olması aynı Harley Quinn’in Joker’e aşık olmasıydı ve bu durumda kendisi de Zehirli Sarmaşık oluyordu. Bu yüzden hedefine zehirli sarmaşıklarla saldırmaya karar veren Roxanne, bir saatini de zehirli sarmaşık arayarak geçirmişti. Maalesef görev yerine geldiğinde siyah takım elbiseli adamlar çoktan Roxanne’in ele geçirmiş olması gerektiği gizli silahı arabalarına yüklemişlerdi. İşte bu hiç iyi değildi. Hemen özel ninja hareketleri yaparak yazarın bilgisi bu konuda eksik kaldığından marka veremediği süper bir araba çaldı. Arabanın içindekileri tuttuğu gibi çekip yola atmış, hatta zevk için bir kere de üstlerinden geçmişti. Bu sırada “Day madafaka day madafaka daaaayyy!!!” diye bağırıyordu Pulnik kızı. Sonunda siyah takım elbiseli adamların arabasına yaklaştığında asasını çıkararak hemen en zeki, en etkili ve en seksi büyüsünü yaptı. “Tavşan gözüü kör kuyuuu, otomatiğe aaal bu direksiyonuu.” Bu güçlü büyü hemen başarılı olunca arabanın camından çıktı ve zehirli sarmaşığının bir ucunu öndeki kamyonun kıçının içine soktu ve atladı. Ninjaların kedi gibi sessiz olması gerekirdi ama Roxanne kamyonun üstüne öyle bir düşmüştü ki resmen Mehter Marşı çalmaya başlamıştı. Kamyonun üstüne şiddetle düşmesinin nasıl Mehter Marşı’nın çalmasına sebep olduğunu hiç bilmiyordu ama takım elbiseli adamlar bir şeyin ters gittiğini fark etmişlerdi. Bu arada bayağı güçlü bir silahı taşımak için korkunç görünümlü bir sürü adam tutulmuştu ama kamyona eşlik etmesi için başka güvenlik görevlileri tutulmamıştı, bu da Tekkalmış’ın bir hikmetiydi işte. Sa-chan gizli silahını kullandı. Kamyonun üstünde, ninja okulunda öğrendiği işkence yöntemlerinden biri olan dans stilini sergilemeye başladı Mehter Marşı eşliğinde. Sonuçlar şaşırtıcı değildi, kamyonun içindeki ve dışındaki herkes bayılmıştı. Bu yüzden arabalar birbirlerine çarpmaya başladılar, motosikletlerden biri havaya uçtu ve bir helikopter sivillerin üzerine düştü. Çok feci güçlü silahın iki ucundan biri tornavida olan bir kalem olduğu ortaya çıktı ve Roxanne onu hemen cebine attı.

Sa-chan’ın orada olduğundan emin olduğu Yorozuya salak-chan’a geldiğinde mal Colin’e ne kadar sinirli olduğunu tekrar hatırladı. Bu yüzden ninja yeteneklerini kullanarak zehirli sarmaşığının bir ucunu su borusuna bağladı ve Tarzan gibi sallanarak Yorozuya salak-chan’ın camlarından birini kırarak içeri uçtu. “İşte Roxanne uçuyoorrr!” dedi uçarken tango yapmaya dikkat ederek. “Ve buna bayılıyoorrr.” Sonra bir şeyin üzerine indi. Bu bir şey Colin’in kafası oluyordu, bu yüzden Roxanne’in aniden horon tepesi geldi ve güzel kafatasının üzerinde bir güzel horon tepti. Şimdi içi rahatlamıştı işte. “Senin yüzünden tüm işi ben yapmak zorunda kaldım, Dİ SA-CHAN! İşi alabilmek için verdiğim uğraştan sonra bana bunu nasıl yaparsın?!!! Küstüm senle, konuşma benle!!! Ha bu arada silahı aldım, bak. Kalemmiş meğer.” deyip silahı Sa-chan’a gösterdi. “Gerçi alırken ortalık birazcık dağıldı sanırım ama o kadarcığını kimse fark etmez herhalde canım.” bu sırada gözlerini açan Colin onlara boş nazarlarla bakıyordu. Roxanne de ona boş nazarlarla baktı. Boş nazarlar Sa-chan’a baktı. Sa-chan boş nazarlarıyla baktı Colin’e. Böyle geçen bir beş dakikanın ardından, konuştu Probin oğlu odayı doldurmakta olan havaya. “Sen kimsin?”
Hemen üzerine alınan Roxanne, “Eee, Roxanne Pulnik.” dedi. “Peki aaa, ben kimim?”
Anlaşılan Colin üzerinde horon tepilen hafızasını kaybetmişti.