Share
 

 ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden

View previous topic View next topic Go down 
Renly Rennels
bakanlık bakanlık
Renly Rennels
Gerçek İsim : volk

ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden Empty
PostSubject: ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden   ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden EmptySun May 25, 2014 9:54 am

Seherbazlık zor işti tabii. Mugglelar için bir polisin karşı karşıya geldiği tehlikeler nasılsa Seherbazlar için bu beş on katıydı. Ancak Seherbazlar şu sıralar polislerin olduğu gibi şerefsiz insanlar değildi, teşekkürler Allahçım, onlar masumları korur ve gözlerlerdi. Renly Rennels’ın şimdi St. Mungo’da yatmasının nedeni de masum insanları korurken yaralanmış olmasıydı. Ciddi bir yaralanma değildi neyse ki, yani hayati bir tehlikesi yoktu ancak onun birkaç gün şu hastane odasından çıkmasına engel olacak tipte bir hasardı.
Neyse ki ona bakan çok güzel şifacılar vardı burada – tabii aralarından en güzelini gözüne kestirmişti bu çapkın adam. Hayır hayır, kesinlikle kız değildi fakat güzelliğiyle karşı cinsi delicesine kıskandırdığı aşikardı.
Kıskanmadığından emin olduğu birisi varsa o da yalnızca Winona Waldaster’dı. Daha ciddi bir rahatsızlığı olsa bu kadının gözetiminde olurdu muhtemelen ve daha ciddi bir rahatsızlığı olmadığı için kendini ne kadar şanslı hissediyordu bilemezdiniz. Çok zorda kalmadıkça kadınla yüz yüze gelmekten kaçınmıştı şimdiye dek, gerek de olmamıştı neyse ki. Finn Scott ona güzelce bakıyordu ve çeşitli muhteşem genli Waldasterlara ihtiyacı yoktu bu Seherbazın. Aslına bakarsanız gayet ciddi düşünüyordu ve “yanımda Finn olsun bana bir şey olmaaaaz” şarkısının havasına girmişti adeta. Winona Waldaster diyorduk. Tövbeler olsun, Seherbaz dairesinde böyle biri olsa başında, herhalde kısa sürede ya istifa ya intihar ederdi. Bir dahaki muhtemel karşılaşmalarına karşın, Finn Scott’tan kadınla ilgili birkaç tüyo alsa kendi yararına olurdu. Yanlış bir şey söyleyip kendisine Lord Voldemort’tan bile daha belalı bir düşman edinmek istemiyordu.
Canı güzel bir şeyler çekmişti. Yaralarında bir sızı yoktu; hareketsiz yatıyordu çünkü ve biraz hareket etse belki ağrırlardı. Bu yüzden riske atmadı, hareket etmedi. Güzel şeyler, güzel şeyler... hmm, ne olabilirdi? Tabii hastaneye geldiğinden beri güzel denilince aklında tek bir şey canlanıyordu o da kimdi? Daha az önce bahsetmiştik- yo Winona değil, Finn. Finn! Hemşireyi çağırmaya yarayan kırmızı düğmesine bastı. Bu sırada da acaba ne yalan uydursa diye düşünüyordu. Bu sefer neresi ağrısaydı? Kendisini YGS-LYS için sahte rapor almaya çalışan öğrenciye rapor nedeni bulmaya çalışan bir aile hekimi gibi hissetmişti. Göğüs kafesinin altındaki yarası ağrısındı bu sefer. Zaten o kısımlar ağrımaya alışıktı; kalbi ağrıyordu Renly Rennels’ın. Of, galiba aşık oluyordu ve-
Koridorda atışma sesleri duyar gibi oldu Renly. Belki de bir hastanın ailesiyle doktorlar kapışıyordu, kim bilir? Gerçeği asla bilemeyeceğini kabul ederek kapı açılınca dikkatini o tarafa verdi. Finn’in odaya adım atmasıyla oda bir nur doldu, görmeliydiniz; öyle böyle değil. Gözlerini kısmak zorunda kalmıştı hayatına (ve bu odaya) bir güneş gibi doğan Finn Scott’u izlerken. Şimdi kalp krizinden öteki tarafı boylayabilirdi, tam şu anda. Olmadı, yapacağı çok şey vardı çünkü. Supreme Madonna’nın da söylediği gibi, I guess I’ll die another day.
Gözleri alıştı bu parlaklığa, bu nurluluğa. Fetullahçığımız, Finn’in yanında halt etmişti. Yanında yaklaştı oğlan; Renly onu detaylıca süzüyordu bu sırada. Tabii, buna pişman olacaktı. Çünkü boynundaki tırnak izleri ona bu adamın bir kedisi olduğunu da düşündürebilirdi ama onun yerine, sayın pesimist Renly Rennels, Finn’in muhtemel bir sevgilisi olabileceğine kanaat getirdi. Sonra bu düşüncesi için kendisine çok kızdı, kalbi acıdı, göğüs kafesinin altı da gerçekten ağrımaya başladı. Gözleri dolsa engel olamaz ağlardı. Gözleri dolmadı; gözlerinin dolma nedeni bir tek şu oğlanın güzelliğinden dolayı sevincinden olabilirdi. Şimdi de sevinçli değildi nasıl olsa. Çünkü üzülmüştü. Hemen öyle düşünme, dedi kendine. Düşünmesene, diyerek ısrar etti. Renly Rennels söz dinler miydi? En azından kendi sözünü dinleseydi. Düşündü. Öyle bir düşündü ki bayağı öfke doldu. Öfkesini dışarı yansıtmadı ve her zamanki tatlışlığıyla Finn’in karşısındaydı bir kez daha. “Ah, şey-“ Elini karnının sol tarafının üstüne koydu. “Şurası yeniden ağrımaya başladı.” Elini biraz daha üste kaydırsaydın da gerçekten ağrıyan yerini gösterseydin keşke ama benim de sözümü dinlemezdi ki bu orsp. İyi halt yedin. Sevgiler, Rosella Waldaster.
Back to top Go down
Guest
Guest

ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden Empty
PostSubject: Re: ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden   ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden EmptyMon Jun 02, 2014 2:51 pm

Finn, tanrı vergisi nefis mi nefis güzelliği ve saçı olan Scott, hemşire olmayı kutsal niyetlerinden ötürü seçmiş değildi. Ama daha önce babannesinden çokça duyduğu üzre hayatta açtığımız her kapı bize bir şey getirirdi ve Finn de bu şifacı hayatıyla girdiği kapıdan anca kutsal amaçlara yaraşacak mükemmellikte bir şey bulmuştu: Renly Rennels. Finn tesadüfleri severdi. Planlarıyla yaşayan biri de değildi üstelik, tesadüflerin ona getirdiklerini kabul edip de devam ederdi yoluna o. İster isteyerek ulaşılsın, ister yolun kenarından ekstradan çıkıversin, eşantiyon mutluluklar karşımıza çıkardı, en çok da tesadüflerden; Finn de aşkla değil belki fakat sevdiği mesleğinin ona getirdiği hastayla karşılaşmasından dolayı kendini nasıl şanslı sayıyordu anlatamazdık. İnanır mıydınız bu mesleki tesadüf ona mesleğini her zamankinden daha fazla sevdirebilirdi bile. Şimdi eğri oturup doğru konuşsun, dünya güzel insanlarla doluydu -mesela kendisi- ama Renly o yattığı yerden nası başarmışsa aferim ona, diğer güzel insanlardan birkaç adım öne geçebilmişti. Bu da herkese nasip olmayan bir özellikti doğrusu. Tabii daha henüz o kadar ileriye gitmemelerinden ötürü -yazıklar olsun ki rp yazamıyorduk- Finn bunun çok da farkında değildi gel gör ki özetlerin noktası olsun: vaziyet böyleydi ve öyle bir olacaktı ki...
Seherbaz, güzel yüzlü Renly'nin odasından işaret geldiği sırada Finn diğer kızlarla beraber odada oturup muhakkak dedikodumsu bir şey konuşuyordular. İşaret ile aynı anda hepsinin başı kalktı ve Finn, işareti alınca anında kaplana dönüşen altını çizerek diyorduk diğerlerinden daha güzel saçlı şifacı (lütfen, yarışın başında birkaç adım geriden başlamışlardı daha ne diye üsteliyorlardı ki? Kaybedeceğin bu kadar açıksa çekilecektin kardeşim) gözlerini kısarak doğruldu oturduğu yerden. Herkesin kapıya, Renly'nin odasına doğru giden koridora bakması iki saniye tutmuştu sadece. Hemen ardındansa cinsiyet farketmeksizin, önünde hangi obje durmuş umursamadan kapıya atılındı, birkaç gündür her bu işaret ötüşünde olduğu gibi Renly'nin odasına kadar sürecek yarış başladı. Yarış diyorduk ama siz bilmezdiniz: yarış dediğimiz şey tırmalamalı dövmeli tükürmeli çirkinleşmeli adeta bir hunger gamesde cornucopia'ya koşarcasına sürecek küçük çaplı doğal seleksiyon koşusuydu. Güçlü olan Renly'e dokunmalı tedavi seansını kazanıyordu ve yo, Finn'in kaybetmeye hiç niyeti yoktu. Mevzu bahis Winona'nın favori hemşiresiyse elbette ki kaybetmeyecekti de. Kazanma derslerini birinci elden Winona vermişti, aksini düşünürseniz destur çekip ceza olarak nefesinizi tutacaktınız.
Koridorlardaki diğer insanları umursamadan hedefe kilitlenip koşarken az önce Michelle'den tırmalama yememiş gibi dinçti, asıl şimdi Michelle düşünsündü çünkü kızı sedyelere itlemişti önüne çıktı diye. Ya resmen inanamıyordu, nasıl olur da tırnaklarıyla onu yeneceğini düşünürdü ki? Kapı koluna tam ulaşıyordu ki kapıda karşısına Jennifer'ın çıkışıyla omuzları birleşti kızla. Dişini sıkıp bir eli kapıda kızı ittiriyordu. "Bir öncekinde de sen gitmiştin, geri çekil Finn!" Günlerdir ders almaya niyetleri yoktu demek. Bak bak bir de adaleti teklif ediyordu? Nasıl hala öğrenememişlerdi, nasıl ya nasıl, Finn'in kazanmayı kafasına koyunca babasını bile tanımayacağını? Olsun, sorun yoktu, Finn onlara kaybettirerek öğretirdi.
"Sus be kevaşe." demesiyle elini kızın saçına attı, nasıl yolduğuna acımadan saçını çekerek kafasından bastırıp da yere ittirdi kızı, son rakibini de yenince yine başka biri karşısına çıkmadan hızla içeriye girdi -parmaklarında Jennifer'ın saç telleri, boynunda Michelle'in tırnak izi... Kocaman bir gülümsemeyle dimdik durdu Renly karşısında ona özel çalışmaya hazır bir şekilde. "Nasıl yardım edebilirim Bay Rennels?" İlgili bir şekilde yavaş adımlarla yanına yaklaştı yatağın. Yok canım ne diye çaktırsındı ki az önce doğanın vahşi savaşında kazanan olduğunu Renly'e? Ilımlı, kaynanasıyla didiştiğini damattan saklayan gelin edasıyla kırıtarak yatağının başına gelince önce bir iki teknik aleti kontrol etti, sonra hiçbir önemi olmasa da ilaçlarına baktı ne kadarı bitmiş acaba diye. Pek tabii tek amacı profesyonel görünmekti yoksa elbette ki o da direk Renly'e bakar gözünü şenlendirirdi ama ne yapalım Finn tarafı nazlı olmalıydı, hemen niyetini açık açık belli edemezdi aaa, az Renly acı çeksindi, bir hak etsindi Finn'i sabrıyla.
Renly, kendisi kadar rütbesi de güzel olan kahraman Rennels, derdini söylediğinde bakışları adamın yüzüne, oradan da eliyle gösterdiği yere döndü. Gözleri şefkatle ama bir o kadar da amacı kesin erkekliğinden taviz vermeden bakıyordu yaraya. Elini yavaşça adamın elinin üzerine koydu, aklınız şaşardı, vay orsp derdiniz, ama aynen cezbetme amaçlı gibi yavaş yavaş dokunarak kaydırdı gösterdiği yerin üzerinden. Ufak ufak dokunarak bölgeyi kontrol etmeye başladı. "Kendinizi yoracak bir şeyler yapmadınız değil mi? Bu bizim için çok üzücü olurdu doğrusu..." Göz ucuyla yaradan adamın gözünün içine baktı.
"Eğer bir ihtiyacınız olursa kesinlikle bunu kendi başınıza yapmamalısınız. Önemsiz olsa da çağırın. Gelirim, biliyorsunuz. (;"
Back to top Go down
Renly Rennels
bakanlık bakanlık
Renly Rennels
Gerçek İsim : volk

ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden Empty
PostSubject: Re: ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden   ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden EmptyTue Jun 03, 2014 6:57 pm

Renly Rennels’a kızmak mümkün değildi tıpkı Finn Scott’a kızmanın ya da onun güzelliğini inkar etmenin mümkün olmaması gibi fakat yalandan bir karın ağrısı uydurma çeşitli insanların canını yakabilirdi ve bu insanlar cesur seherbaz Renly Rennels’ın aksine gerçekten ama gerçekten haftalardır, aylardır karın ağrısıyla boğuşan zavallılardı. Yazıktı onlara, keşke Renly kadar şanslı olsalardı da onları tedavi edecek Finn Scott adında bir prensesleri olsaydı. Ancak yoktu ve bunun için gidip ek olarak üzülmeliydiler karın ağrısına üzülmekten boş vakitleri kalırsa.
Finn Scott bir babaanne olsa belki de Renly’nin eliyle neresi olduğunu gösterdiği bu ağrıya “göbeğin düşmüş” bile derdi fakat Finn Scott bir babaanne değildi ancak ileride Renly Rennels’tan olan çocuklarının torunlarına güzel bir babaanne olacağından emindi. Allah söyletmişti, kesin bir erkek çocukları olacaktı. Belki de diğeri de kız olurdu, belki de ikiz! Bir şeyden emin olabilirdiniz ki o da bu ikilinin Meera Moore edasıyla erkek dişi fark etmeksizin bebeklerinin saçlarını pembe kurdeleyle toplayacaklarıydı. Kurdeleler pembe panjurlu müstakil evleriyle de uyum sağlamış olurdu böylece.
Hayaller güzeldi elbette ancak bunları gerçekleştirmek istiyorsa Renly öncelikle Finn Scott’u yemeğe çıkarmalı, ilk kez öpmeli, evlilik teklifi etmeli, evlenmeli ve sonunda sevişmelilerdi. Finn Scott elindeki bir tutam saça ve boynundaki çiziklere bakılırsa pek de “evlenmeden olmaz” tipine benzemiyordu belki ancak Renly Rennels prensesini zorlayacak değildi. Bu yüzden bu konuda ilk adımı atmaktaki hevesini kontrol altında tutmaya çabalayacaktı – her ne kadar Finn Scott’un bedeninin nasıl tattığını- neyse. Bu düşünceye fazla kafa yormamaya karar verdi ve başını hayır anlamında salladı, bu hem bu fikre hem de elini karnına koyarak Renly’nin sıcaklamasına sebep olan Finn Scott’a tepkisiydi.
“Yo, bilmiyorum, bir şey yapmadım.” Sırıtmaya çalıştı ancak cidden ısınmıştı ve hareketlenmişti vücudu. Galiba iyileşiyordu be... hayır hayır, iyileşmemeliydi! Finn Scott’la vakit geçirmek için gidip nice karanlık lordların önüne çıkardı ve ölme ihtimalini göz önünde bulundurursak şu an vücudunda olan yaraların kapanmasını biraz geciktirmek daha iyi bir seçenek gibi duruyodu. “Kendiliğinden ağrımaya başladı ama şimdi geçti sanki.” Dokundu ya sana, geçmiştir tabii. Seni ferhunde seni. Burada “dokunuşun ilacımdır Finn Scott benimle evlenir ve evimin kadını çocuklarımın anası olur musun” mu demek istiyordun? Umarız ki Finn Scott satır aralarını okuyabilen biridir. Renly’nin bildiği bir şey varsa Scott’un işinde çok iyi olduğu ve Winona Waldaster yerine onunla muhattap olduğu için tanrıya minnettar olduğuydu. Ha, bir de Finn Scott satır aralarını okuyabilen biriydi muhtemelen çünkü Renly’nin uzandığı yataktan her şeyiyle mükemmel görünüyordu. Sen de görmek ister misin Finn? Kayayım, yanıma uzan istersen? Hm? Ahladı sırtını dikleştirmeye çalışırken. Parmağıyla boynunu işaret etti güzelliğin. “Siz de bir şifacıya görünseniz iyi olur bence. Bayağı kötü görünüyor. Size bir şey olmasını istemem...” İstemez çünkü seninle evlenmeyi planlıyor sevgili Finn Scott, princess of Arendelle. Prenses olduğunu biliyor musun Finn yoksa sen de queen of Arendelle’in Türkçe dublajlı şarkısında olduğu gibi misin: “Bir soyutlanma krallığı, bense sanki prensesi.” Ancak sen sanki prensesi değildin, söyleyelim. Sen gerçekten prensesiydin buranın. Princess of St. Mungo. Princess of Illuminati. Queen B. Finn Scott büyüktür Beyoncé- ay tövbe, çarpılacağız. Neyse ki muhtemel bir çarpılmadan önce Renly Rennels konuyu istediği yöne çekme amacıyla cümlesini sürdürmüştü. Ağızdan laf almak mı? Oo, Renly’nin işidir bu. Niye? Çünkü büyücü polisi. Çünkü sorgularda tam bir Mesut komiser, yatakta ise bir şey değil Renly Rennels çünkü yatakta Renly Rennels demek bir dünya standardı demek, bilesiniz. “Sevgiliniz sert seviyor olmalı.” Kelimeler ağzından çıkarken acı biber gibi yakmıştı dilini belki ve kalbi küt küt atıyordu almaktan korktuğu cevaptan dolayı ancak değerdi be, değmez miydi yani? Boşuna umutlanmasındı, öğrensindi ta en başından Finn Scott’un beyaz atlı bir prensi var mıydı... Yoksa Renly Rennels’ın beyaz atlı bir prens olmak için yapması gereken tek şey bir beyaz at almaktı ve neyse ki seyis bir tanıdığı vardı.
Back to top Go down
Sponsored content

ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden Empty
PostSubject: Re: ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden   ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden Empty

Back to top Go down
 

ölüyorum finn scott- aşkından ölüyorum, güzelliğinden

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: IV. Kat: Büyü Hasarları-