Share
 

 adını yazmışım daha da yazabilirim sivon

View previous topic View next topic Go down 
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:35 pm

sivon + pyotr
sandığınızın aksine yaprak yaprak dolduramıyor

Pyotr van der Vliet kız kardeşi gibi değildi, daha salak olduğunu söylemiyorum elbette fakat daha akıllı olduğunu iddia etmek sütün siyah olduğunu söylemekten farksız olacaktı. Dış görünüşünden dolayıdır belki, çekici bulunurdu. Akıcı Fransızcası ve baskın aksanı ile kurduğu cümleler hangi dilde olurlarsa olsun şiir gibi duyulurdu, ah bir de biraz daha duygu yüklü olsalardı... "Ve sonra dedi ki, bir saniye, ne dediğini unuttum, sandviçimi mi yedin Camille?" Mlle sorusunu yanıtsız bırakmayı tercih etti. Muhtemelen evet, abisinin sandviçini çoktan mideye indirmişti ama bunu yaptığından bihaber olabilirdi de. Kızın yaşadığı dünya Pyotr'ınkiyle çok ayrıydı ne de olsa... "Aslanlardan bir arkadaşım bana şey dedi..." Alakasız cümle başı genç adamın kafasını kaldırmasına sebep oldu. Tüm Hufflepufflar kardeşi kadar salak mıydı? Eğer öylelerse tanrı bina sorumlularının yanında olsundu. "Sivon dayak yemiş." Kalbine bir kazık saplasan daha iyiydi Mlle! Kız sarıya kaçan bok rengi saçını savurduğunda Pyotr çoktan ayaklanmıştı. Biriciği, bastığı her yeri kutsal toprağa çeviren sevcesi Sivon zarar mı görmüştü? Bu kabullenebileceği bir şey değildi. Sivon onun erkek arkadaşı olduğunu kabul etmese de Pyotr onun neredeyse erkek arkadaşıydı çünkü. Sevgilisini koruması gerekirdi. Gerekmez miydi?

Koştu koştu da yoruldu. Hastane kanadına vardığında nefes nefeseydi. İçeri girdi. Bayan Pörl gözükmüyordu ortalıkta, oysa gül yüzünü öğrencilerden esirgemesi hoş değildi. Neyse, buraya onu değil Sivon'u görmeye gelmişti genç adam. Seksi bir şekilde kapı eşiğine yaslandı. O an onu gören herkes ona aşık olmalıydı. "Geçmiş olsun." Gene konuşurken seksapelini yitirmiştin Pyotr. Seksiliğin bir Soner Sarıkabadayı keli gibiydi. Güzeldin yine de, arada olmayan saçlarını traş edecek gibi bir şeylerdin sen. İyi ki doğmuştun yine de, güzel oldun. Seni seven böyle sevsin yavru kuşum. Ben seni çok sevdim mesela...
Back to top Go down
Syvonne Florentine
gryffindor vii. sınıf gryffindor vii. sınıf
Syvonne Florentine
Gerçek İsim : gamze.

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:40 pm


"Sivoncuğum çok geçmiş olsun." Syvonne Stefan'ın suratındaki o ifadeye bakarken dişlerini sıkmış ve küfretmemek için kendini zor tutmuştu. Bunun yerine ılımlı davranarak çocuğu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Fakat sıkılı dişlerinin arasından çıkan çok da net olmayan kelimeler buna yardımcı olamıyordu. "Sağ ol Stefan. Şimdi gidebilirsin, teşekkürler maydanoz demeti için de." Zoraki bir gülümsemeyi suratına kondurduğunda o günün hemen bitmesini diledi. Hatta o haftanın. Çünkü biliyordu ki hastane kanadından çıktığın da herkes o olayı konuşacaktı. Üzgün bir hal alan suratı Stefan'ın araya girmesiyle bozuldu. "Ya canım ne demek. Bunu bulabildik işte, eh tabii bir de bilmiyoruz dayak yiyen birine ne götürülür. Affet bizi bu seferlik." Gözlerinden ani bir kıvılcım geçen Sivon kendini zorlayarak bağırmaya başladı. "STEFAN! SİKTİR GİT BURADAN." Çocuk kahkahalar eşliğinde yatağının yanından ayrılırken Sivon bir kez daha durdurdu onu. "Dur. Kaç kişi gördü kavgayı?" Biraz umutsuz biraz umutlu saçma sapan bir ruh halindeydi soruyu sorarken. Çocuğun bir elinin tüm parmakları açılırken gözleri umutla ışıldadı. "Yani sadece beş kişi mi gördü?" Sorusu Stefan'ı daha güldürmüştü. "Hayır salak mısın Sivon? Sadece beş kişi görmedi. Ve şansa bak ben o beş kişiden değilim." Dişlerini birbirine iyice kenetlediğinde imkanı olsa kendi dişlerinin kırılmasına yol açabilirdi ama açmadı. Çünkü Stefan uyuzluğu ile birlikte kapıdan çıktı gitti.

Giden büyücünün arkasından bir saniye bile bakmadı koridora. Kafasını öbür tarafa çevirdi ve şifacının gelmesini bekledi çünkü izin isteyecekti tüm haftayı hastane kanadında geçirmek için. Kimse onun varlığını bilmemeliydi uzunca bir süre. Bu düşünceler aklıdan geçerken kapı tarafından gelen sesle dudaklarını ısırdı. "Ay şimdi olmaz." Kafasını sesin geldiği yöne çevirirken suratı utançtan kıpkırmızı olmuştu. Ağzından duyulmayacak bir inilti çıkarken iyice yatağa gömüldü. "Sen nereden duydun burada olduğumu?" Aslında demek istediği o değildi. "Umarım kavgayı bizzat görmedin." bunu demek istemişti diyememişti. Zar zor yutkunurken aklından bin bir düşünce geçti ama en güzeli şuydu: "Ay şimdi dudaklarında gülümseme belirirse ölürüm. Çünkü çok güzel gülüyor."
Back to top Go down
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:44 pm

Revir güzel kokmuyordu. Hastalanmayı sevmezdi Pyotr, hastahaneleri de öyle. Hele hastaları... En az hastaları severdi. Hasta yatağında yatan Sivon olmasa buranın kapısına yaklaşmazdı. Büyük annesi kıçının üstüne düşüp bir kemiğini kırdığında ziyaretine bile gitmemişti görüyorsunuz. Sivon omzunu incitti diye koşan çocukla o hayırsız torun aynı kişi miydi? Ne sandınız yardımcılar. Tabii ki aynı kişilerdi. Tek ve yegane, biricik ve müthiş Pyotr van der Vliet. Kendini överken isminin ne kadar havalı olduğunu fark etti, bir gün sırf ismini satan bir şöhret olabilecek kadar havalı bir ismi vardı. Bir dakika, buraya bunun için gelmemişti. Sivon'a baktı. Sivon da ona baktı. Sivon yüzü kızarırken ne kadar tatlıydı. Sivon her zaman tatlıydı. Sivon Pyotr'ın canı mıydı? Sivon Pyotr'ın kara sevdalısıydı. "Sen nereden duydun burada olduğumu?" Bir şeyler söylemek, ne kadar zor... Birkaç adım attı, hasta yatağının hafif ilerisindeki tabureye çöktü. Eli saçlarına gitti, o an bir Jace Wayland değildi ama yine de saçlarını çok havalı geriye itmişti. Şekil verememiş olması mühim değil. "Bacımdan." Ulan her şeyin tamam da Pyotr konuşmayı hiç bilmiyorsun be. Parmağını uzattı, kızın canını yakmak istemiyordu ama kendini de alamamıştı tabii. "Omzunu iyi sakatlamış karşındaki." Güldü. O kadar güzel güldü ki gülerken bir yerlerde melekler oha ne güzel çalışmışız diye kendilerini överken ağladı. Çok sert dokunmadı, dürttü sadece. Tepkisini ölçmek istedi. Kız bir tepki veremeden geri çekilmeseydi keşke, utanmıştı ama. Neyse, sonuçta istediği tepkiyi ölçemedi. Anlatabiliyor muyum? Salak çünkü. Ama değil, aşık biraz.
Back to top Go down
Syvonne Florentine
gryffindor vii. sınıf gryffindor vii. sınıf
Syvonne Florentine
Gerçek İsim : gamze.

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:45 pm



Sivon kimseye görünmemeyi dilerken kimseyi kastediyordu. Pyotr'u bile. Neden onu bile?  Çünkü dayak yemişti, hayır dayak atsa bile saçma sapan bir sebepten dolayı bir kızla kavga etmişti. Yeteri kadar rezil olmuştu. Şimdi çocuk onun yattığı yere gelmişti ve konu bir şekilde ortaya çıkan rezalete gelecekti. Tamam dur sakin olsana kız. O konuyu oraya çekerse sen de kapatırsın konuyu. Kapatırsın tabii, çok zeki değilsin ama aptal da değilsin. Umarım. Çocuk bir tabure çekip yanına oturduğunda Sivon gerildi. Niye geriliyordu ki? Biz bizeydi şunun şurasında. Saçmalıyordu. Neyse. Çocuğun varlığını yanı başında hissederken mutlu olabilirdi eğer dayak yememiş olsaydı. Kızın sorusuna cevap verirken Sivon suratını ekşitmemek için uğraştı. Pyotr'un kardeşine karşı şimdilik nötrdü. Ama haberi nasıl verdiğine göre sevecekti ya da sevmeyecekti. Ama bunu karşısındakine belli etmeyecekti çünkü kardeşlerin arasını açmak istemiyordu. Sanki çok normallermiş gibi. Başını anladığını belirtircesine sallarken çocuğun parmağının eline değdiği noktaya baktı. Gözleri fal taşı gibi açılırken içinde bir yerlerde bir fangirl öldü. Bakışlarını Pyotr'un gözlerine çevirdiği sırada onun söylediklerini duydu, hemen bir manevra yapıp konuyu değiştirmeliydi. Ama o sırada sevdiceği güldü. Anlatabiliyor muyum? Umarım gülmez derken çocuk gülüyordu. Gülünce gözleri kısılıyordu ve yanaklarındaki gamzeler acayip belli oluyordu. Çocuğun gülüşüne karşılık olarak istemsiz bir şekilde Sivon da gülüyordu, ama çocuğun neden güldüğünü bilmiyordu. Belki de Sivon ile dalga geçiyordu. İyi dayak yemişsin demişti çünkü. Ama belki de şefkât gülümsemesiydi o. İki ihtimalin ilkini gözü görüyordu bir tek. Gerçekte ne olduğuna kafa yoramıyordu. Suratındaki gülümseme kaybolurken ona cevap verdi. "Ya işte aslında o yapmadı. Ben düştüm öyle omzumun üzerine. Yoksa öyle yetenekli bir kız değil." Söylediği şeyi düşündü ve keşke söylemeseydim dedi. "Kavga esnasında düştüğümü söyleyerek olası havamı kendim yok ettim sanırım. Ama diğer kızın hâli de iyi değil yani." Dudaklarında çaresiz bir gülümseme belirdi Sivon'un. Sonra Pyotr gülüşünü düşündü, düşündü, düşündü.
Back to top Go down
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:46 pm

"Belki senin yerine kız için endişelenmeliymişim." Kahkaha attı. Menolly ile bir akrabalığı mı vardı emin değildi Liena çünkü karakterlerinden öyle güzel gülen bir tek Menolly'yi biliyordu. Bu bir bağlantı olabilirdi. Ama olamazdı. Pyotr Fransa'da doğup Beşiktaş'lı olmuştu. Gözlerinin rengini ve nereli olduğunu bilmiyordu gerçi. NEYS. Aslına bakarsanız, şu an önemli olan gülmesi değildi. Önemli olan Pyotr'ın hayatında ilk defa belki de, güzel bir şey söylemiş olmasıydı. Sivon için endişelendiğini belli etmişti en nihayetinde. Kendisiyle gurur duyuyordu bu nedenle. Tamam, duymuyordu. Çünkü farkında değildi ne dediğinin. Eğer olsaydı kızarırdı. Normalde havalı ve seksi olması gereken van der Vliet kızın yanında bir hallere bürünüyordu... Şey bir hallere... Tuhaf. Şapşirik misin sen Pyotr demenizi getirecek bir haller, anlatabiliyor muyum? "Eee, revirde hayat nasıl, sıkıcı değil mi burası?" Gene tatlıştı gene ilgiliydi farkında mısınız. Bu rp'de çocuğa bir şey inmişti bence konuştukça batmıyordu öncesinde olduğu gibi. "Mlle de geçmiş olsun dileklerini iletmemi istedi." İstememişti. Sivon da bunu kesin anlayabilirdi. Çünkü Mlle kime ne olduğunu pek anlayabilecek bir kız değildi. O oturur, çizer ve kolunuz kesilse yanınızdan geçerken minik bir sesle kolun yere düşmüş derdi. Bazen kız kardeşinin ruh sağlığından endişe duyuyordu genç adam. Revirin bu konuda bir yararı olabilir miydi, belki Mlle'i de buraya kapamalıydı. Bacısını görme bahanesiyle Sivon'un yanına daha çok gelebilirdi böylece. İşe yaramazdı tabii, incinen bir kol için kızı orada yıllarca tutacak değillerdi sonuçta değil mi? Üzülmüş müydü? Hayır. Tabii ki üzülmemişti manyak mı sandınız çocuğumu.
Back to top Go down
Syvonne Florentine
gryffindor vii. sınıf gryffindor vii. sınıf
Syvonne Florentine
Gerçek İsim : gamze.

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:46 pm



Pyotr’un başka bir kız için endişelenme düşüncesi kâbusu olurdu herhalde Sivon’un. Titrek bir sesle oğlana cevap verirken aklındaki korkular da yüzüne yansıyordu. “Yok böyle iyi, benim için endişelen.” Sivon’un olası kıskançlık krizi çocuğun kahkahalarıyla dağılırken kendini zor tutuyordu gülünce gözlerinin çevresinde oluşan kırışıklıklara dokunmamak için. Neyse ki omzu sakattı da onu uzatamıyordu. O sırada kıskanç bir şekilde düşünmese mutlu olabilirdi ve kuracağı cümle şu olurdu: “Benim için endişelendin mi?”. Ama durum kafasındaki gibi basit değildi. Bu yüzden hiç kurmadı cümleyi. Normal şartlarda Pyotr ile buluşmak için canını verirdi ama böyle olması mı lazımdı ey zalım kader? Kadere küfrederken güzel gülen çocuğun söyledikleri düşüncelerine ara verdi. Sorusunu cevaplarken içindeki doğrucu Davut’a da engel olmadı. “Yani normalde çok sıkıcı ama dışarı çıktığımda yarım saat önceki olay konuşulacağı için böyle iyiyim. Hem şu an sen varsın.” Son cümleyi kurmayacaktı normalde. Onu aklından geçirecekti. Konuşmanın hararetine kapılıp sesli düşünmüştü. Suratının kıpkırmızı kesildiğini hissediyordu. Üstelik sürekli kavgaya gönderme yapıyordu, okulun belalısı mı olacaktı? Hayır. O konuyu kapama vakti gelmişti. Söylediklerini geride bırakıp gülümsemeye çalıştı ama Sivon o kadar güzel gülmüyordu. Gülerken ağzı açılıyor, gözleri kısılıyor ve sessiz kahkahalarına omuzlarının hareketi eşlik ediyordu o kadar. Yani görüntü var ama ses yoktu. Omuzlarının sallanışı Mlle’nin adını duyması ile önce yavaşladı sonra durdu. Suratında az önceki kahkahanın bir izi yoktu ifadesiz bir yüzle başını hafifçe öne eğdi ve mecburen teşekkür etti. “Sağ olsun.” Sivon’un annesinden öğrendiği bir şey varsa o da görümceler sevimsizdir anlayışıydı. Ve Mlle yeteri kadar sevimli gelmemişti Sivon’un gözüne. Muhtemel görümcesini ve geri kalan her şeyi geride bırakıp çocuğun gözlerine baktı ve sevecen bir şekilde gülümsedi. “Beni bırak sen nasılsın? Solgun mu görünüyorsun? İyi uyumadın mı yoksa?” Kendini çocuğun annesi gibi hissedebilirdi o an. Ama onu ziyarete gelen ilk kişinin Stefan ikinci kişinin Pyotr olduğu düşünüldüğünde ona karşı artan ani sevgi ve ilgisi sorgulanamazdı. Sonuçta Stefan’ı adam yerine koymuyordu ve onu ziyarete bir tek Pyotr gelmiş gibiydi. Köpeği Tobyolo’nun adını değiştirip Pyotr yapsa Pyotr alınır mıydı? Evdekiler sorgular mıydı? Alınacak bir şey yoktu ama köpeğini de çok severdi Sivon. Sevdiği bir şeye adını veriyordu.  
Back to top Go down
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:46 pm


Eğer huzur ve mutluluk içinde ölmek buyduysa, Pyotr o an huzuru istemiyordu. Hele mutlu olmak, hiç ama hiç hoşuna gitmemişti. Kalbi atıyordu, gereğinden daha hızlı. Çok daha hızlı belki de. Kızarıyor muydu? Onun gibi yakışıklıya uyar mıydı böyle hareketler. Hayır efendim. Bu kadar düşmek için fazla yakışıklıydı Pyotr van der Vliet. Vicdansız Sivon birkaç kelimede öldürmüştü içindeki snob'u. Şu an evlenelim ben çalışayım sen çocuk bak dese, Pyotr kabul ederdi. "Hem şu an sen varsın.” Yutkundu. Gülümsemeye zorladı kendini. Kız kötü bir şey söylememişti. Söylemiş miydi? Arkadaşça bir havada mı söylemişti bunu? Anlamıyordu Pyotr o yüzden de rahatsızdı işte. Oturduğu yerde huzursuzca kımıldanmalarının arkasında yatan sebep güzel Sivon'un güzel ağdından çıkan güzel hecelerdi. Güzel gözlüsüne dair her güzel ayrıntı, güzeldi. Kafasındaki seslere kahkaha atmamak için dudağını ısırması gerekti. Yine de, gözlerinin yanında oluşan kırışıklıklar nasıl güldüğünü belli ediyordu içten içe, Pyotr'ın haberi olsundu veya olmasındı. Ne zaman bu kadar acınası duruma düşmüştü bu çocuk? Yakışıklıydı, o güldü mü kızlar görmek için sıraya geçer- geçmezlerdi ama geçmelilerdi sonuçta. Kendine haksızlık ettiğini düşündü bir an. Belki ilgili arki havalarını bıraksa kolaylıkla şansı olurdu. Sonra Sivon homurdandı ve kendine getirdi çocuğu kızın sesi. Evet, Sivon'a dair bir çok şey harikaydı. En harika olanı da muhtemelen aynı şeyleri sevmiyor oluşlarıydı. Örneğin Mlle. Kibirli, huysuz, kendini beğenmiş, uyumsuz, çirkin... Mlle işte. “Beni bırak sen nasılsın? Solgun mu görünüyorsun? İyi uyumadın mı yoksa?” Büyüyen gözlerle karşısındaki kıza baktı. Sonra da sırıttı. Hayır iyiydi aslında, muhtemelen arada sırada arkadaşlarla aqıcam hayalleriyle uykusundan oluyor, sıkıntıdan patlayarak yatağına dönüyordu diyeydi o yorgun görüntü. Üç gecedir de Woody Jones'un gürültüsü sebebiyle uyuyamamıştı. Yazık Pyotr'a be. "Beni merak etme, sonuçta uykusuzluktan huysuz kesilip kimseye yumruk atmayacağım, refakate ihtiyaç duyan tek kişi sensin şu odada." Gene güldü, kızı alındırmadığını umarak. Sonra saçma sözlerini toparlamak adına sürdürdü kelimelerini, tam bir salaktı ama tam yani su katılmamış salak. "Woody'yi biliyor musun? Biraz gürültücü bir çocuk. Baya patırtı çıkarıyor odayı terk edeyim, asilik yapayım dediği her gece; yani... Genel olarak her gece."
Back to top Go down
Syvonne Florentine
gryffindor vii. sınıf gryffindor vii. sınıf
Syvonne Florentine
Gerçek İsim : gamze.

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:47 pm



Bir gün babaannesi her şerde bir hayır vardır demişti de Sivon içinden ona sie demişti. Keşke demeseydi. Sonuçta tecrübeyle sabitti kadının dedikleri. Ama Sivon da tecrübe etmişti bunu. İyi ki de etmişti. Hani bazen Pyotr ile o kadar sık bir araya geliyordu ki kalbi ritim tutturamadığı için öleceğini düşünüyordu. Bazen de birbirlerini neredeyse hiç görmüyorlardı ve bu özlem Sivon'a her türlü ağır geliyordu. Gelecek sene Pyotr mezun olursa nasıl hissedeceğini düşündü. Ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi. Bir sene onu hiç görmeden hayatına devam etmek ne illet bir durum olurdu. Keşke Sivon da yedinci sınıf olsaydı. Eğer aşkıtı mezun olursa Sivon çok çalışıp bir şekilde mezun olmaya bakardı, teşvikti belki de bu. Düşünürken ne zaman Pyotr'a baksa ne düşündüğünü unutuyordu, şimdiki gibi. Çocuğun gülüşüne aynı şekilde karşılık vermeyi çok isterdi ama dünya üzerinde öyle güzel gülen başka bir kişi tanıyor muydunuz siz? Sivon tanımıyordu. Hafif bir tebessümle cevap verirken genç büyücünün yumruk ve uyku ile ilgili söylediklerini duyunca gülümsemesi azıcık dondu kaldı. 'Kanka deseydin daha az acıtırdı sevdiğim.' Ama yoğ kanka deseydi daha az acıtmasının imkânı yoktu, o zaman ölürdü Sivon. Her neyse. Acı gerçekle azıcık yüzleşiyordu galiba. Galiba Sivon Pyotr'un gözünde kanka olunacak kızlar kategorisindeydi. Ne üzücü. Oysa ki azıcık derin baksa genç cadının nasıl da kırılgan olduğunu görebilirdi, belki de. Hayır göremezdi. Pyotr van der Vliet'in söylediği her şeyi ama istisnasız her şeyi dikkatle dinleyen Sivon bir karar verdi. Genç büyücünün onu kanka, yakın arkadaş gibi görmesini engelleyecek bir karar. Genç adamın söylediği şeylere cevap verirken sesini biraz kısık tutuyordu. Çünkü annesinden öyle görmüştü, hafif kısık sesle seksi bir şekilde konuşurken... "Dişi olup da Woody'i bu okulda bilmeyecek biri var mı? Bence yok. Hiç sevmezdim o çocuğu zaten. Biraz öyle bir tipe benziyordu, gürültücü yani." Söylediklerinin yarısı yalandı. Woody hakkında nötr gibi bir şeydi. Sevmiyor değildi; hatta zorlasa sempatik çocuk derdi onun için, ama içinden. Dışından söylediği anda neler olurdu kimse bilemez. Anne edası takınıp onuna arkadaşlık etmeni istemiyorum demeyi çok istiyordu Sivon ama diyemiyordu. Çünkü o zaman Pyotr onu annesi sanardı ve bu durumu düzeltmek öyle kısık sesle konuşarak halledilecek bir durum da olmazdı. Bu sırada aklına bir fikir daha gelmişti Sivon'un. Boğazını temizleyip yine aynı kısık sesle konuşmaya devam etti. "Şey aslında eğer çok rahatsız oluyorsan şifacıdan izin isteyip bu gece burada kalırsın. Yatakların neredeyse hepsi boş. Hem rahat bir uyku çekersin." 'Hem de ben senin yanında olurum.' Evet sonunda içinden söylemesi gereken şeylerle dışından söylemesi gereken şeyleri ayırt edebilmişti.
Back to top Go down
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:47 pm


Duyduklarını fazla ergen duyularıyla dinlediği için muhtemelen boğazına bir şeyler takılmıştı. Of ama ne biçim takılmıştı. Of. Yani baya takılmıştı... Sivon'cum hemşirem olur musun öksürük tuttu? Doktorculuk oynamak ister misin acaba? PYOTR KENDİNE GEL HERGELE. Sen sapık mısın? Yo. "Ben alıştım artık ya, söyledikleri kadar kötü değildir. Kötüdür ama." Eğer Pyotr'a soyun uzan şöyle denseydi olacaklar aynen şöyleydi. Bi saniye... Benim için fazla seksi anlatamıyorum. Durun. İşte böyle yani. Fakat Sivon gösterip gösterip burnunun ucunda sallıyordu bu yüzden bu görüntüyü hak etmemişti. Resmen aynı odada -hastane odası olması kimin umrunda, bilmiyorsanız söyleyeyim Pyotr'ın değil; bir gece geçirme fikri oha nereden gelmişti o fikir ya çok güzel bir fikirdi! Fakat o güzel fikir ortaya atıldığı anda bi hava değişimi olmuştu sanki odada bir anda kutuplara oradan da çöle gitmişti ölüyordu çocuk. Sivon muhtemelen çok masum bir 'abiciğime güveniyorum ehehehe' modunda söylemişti bu sözleri... Ama Pyotr pek abilik yapmak istemiyordu. Pis bir insan değildi. Kızlarla takılmıştı tabii... Ama Sivon o kızlar değildi. Ya kıyamazdı ona ama isterdi elinde değildi. Erkekti. Woody gibi de değildi. Kuşu çok güzel ötüyo- neyse tamam. Bir bardak su doldurdu kendine sonra bir de Sivon'a, kızın çok seksi duyulan (gamze :')))) kısık sesinin altında seksi olma çabası yatmadığından emindi. Belki de boğazı rahatsızdı... Su kesin iyi gelirdi. "Sen de ister misin?" Sonra büyük bir yudum aldı. "Ya çok güzel olur ama... Yani baya güzel olur aslında. Ayıp olmasın. Yani sana... Rahatsız etmek istemem seni ben gitme vakti gelene kadar takılırım zaten burada sorumlu hissetme." RED Mİ EDİYORSUN KIZI SEN NAPIYORSUN ŞU AN? "Ama isterim de yani çok isterim de..." Elalem ne der de Pyotr ne olur bak çok uygun olacak oraya... Demedi, karizmasının daha çok çizilmesine göz yumamadı her halde.
Back to top Go down
Syvonne Florentine
gryffindor vii. sınıf gryffindor vii. sınıf
Syvonne Florentine
Gerçek İsim : gamze.

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:48 pm



Kısa bir an kendi söylediklerinden pişman oldu. Yani istemezdi Pyotr’un arkadaşına kötü demeyi, sırf bu yüzden olmayan aralarının bozulmasını. Otomatik olarak kendini hafif geri çekmişti. Sonra bir de hangi akla hizmet onu hastane kanadında kalmaya davet etmişti. Kesin şu an Sivon’u hafif bir kız olarak görüyordu. Bunu düşününce boğazında bir şey düğümlendi. Yani zaten yakışıklı :’) bir çocuktu. Hayır, sadece yakışıklı değildi. O, her şeydi anlıyor musunuz? Bir gülüşüyle emrine bir sürü kızı serebilirdi. Yine bir gülüşüyle istediği kızla bir gece geçirirdi. Sivon böyle bir teklifle onun etrafında dolanan o kızlar gibi olduğunu gösterdi. Yani öyle bir algı oluşturdu. Oysa Sivon Arif’ini arayan Ceku gibiydi. Aman neyse. Biraz daha böyle düşünürse ne yaptım ben diye ağlardı. Gözleri hafif hafif acıklı bakmaya da başlamıştı. Pyotr ona su teklif etmişti. Ne demeye çalışıyordu? Al bir bardak soğuk su iç mi, yoksa su iç de kendine gel mi? Ay ne diyordu bu çocuk? Çocuğun elinden bardağı kapıp da koca bir yudum su içtikten sonra yine kuzu gibi bir ifadeyle Pyotr’a baktı. Büyücü kapıdan çıkıp da arkadaşlarının yanına gittiğinde kesin kızı anlatıp eğleneceklerdi. Bakın bakın bana ne teklif etti deyip kahkahayı basacaktı. Sonra o hep onun yanında dolaşan kızlardan biri yavşaklık olsun diye daha çok gülecekti. Sivon’a ne mi olacaktı? Geceyi tek başına hastane odasında ağlayarak geçirecekti. Sabah gözleri şiş bir şekilde arkadaşlarının yanına döndüğünde insanlar onun yediği dayak yüzünden ağladığını sanacaktı. Belki de Pyotr’a yaptığı teklif duyulurdu herkes tarafından. Suratı hafifçe öne eğildikten sonra yaptığı teklifi toparlamaya başladı ama içine konuşuyor gibiydi. Kızım seni kimse duymuyor. “Yani yanlış anlama, git gel yaparken yorulma diye dedim. Yani elbette yarın gelmek için bir sebebin yok. Zaten uyurduk, uyurduk yani. O kadar.” Kendi kendine konuşup durumu toparlamaya çalışırken Pyotr tekrar bir şey söyledi. Sivon’un Pyotr algısı o kadar açıktı ki çocuk sadece beş kilometre öteden tıslasa hemen duyardı. “AY KAL O ZAMAN.” Sesi yüksek mi çıkmıştı? Hayır, bağırmış mıydı az önce? Evet bağırmıştı. Ay salaksın Sivon, milletin rakı sofrasına meze olacaksın. Sabahtan beri düzeltmeye çalıştığın imajını yine batırdın. Gözleri de kocaman olmuştu Sivon’un zaten. Keşke diyebilseydi genç adama ben böyle hafif biri değilim aslında diye. Keşke deseydi, diyebilseydi hepsi seni sevdiğim için diye.
Back to top Go down
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:49 pm

Dünyalar yakışıklısı Pyotr van der Vliet'in dünyalar güzeli yari -olsa nası güzel olur- Sivon'u bir ay gibi hissettiren uzunca bir süre sesinden mahrum bırakmasının da elbette bir sebebi vardı arkadaşlar ya ne sandınız? Genç adam şu an bir şok içindeydi çünkü resmen bu güne kadar çıktığı her kızın yüzünü, tavrını ve konuşmasını onunla karşılaştırdığı için uğruna ilişkilerini bitirdiği Sivon gelmiş onunla kalmasını istiyordu... Bunun iki açıklaması vardı, Sivon'da ondan hoşlanıyordu belki -ki Pyotr buna ihtimal bile vermediği için bu olasılığın üstünde durmayıp diğerini tartmaya geçmişti çoktan. Bir diğer açıklama ise kızın onu bir erkek olarak bile görmediği olabilirdi, çünkü onun yaşında birinin beğendiği bayan arkadaşının yanında tüm gece hormonlarının kontrolünü elinde tutabilmesi zor bir şeydi... Kızlar da bilmiyor muydu bunu? Yani bilmeleri gerekirdi. Hissettiği yersiz hayal kırıklığının yüzüne yansımadığını umarak yutkundu, konuşmak için ihtiyaç duyduğu sesini arıyordu uzunca bir zamandır ama kurduğu senaryolara dalmışken bulması elbette ki zor olacaktı. Sivon'un artık konuşsan diyorum bakışları ile hafifçe gülümsedi. "Akşam suya falan ihtiyacın olur tabii, burada kimse olmuyor mu? Şifacılar kontrole gelir diye düşünmüştüm. Neyse ben de yandaki yatağa kıvrılırım artık..." İçinden çok tuhaf bir deneyim olacağına dair de uyardı cadıyı. Sadece içinden, akıl okuyamıyorsa bu da Sivon'un problemiydi. Sonuçta Pyotr uyarısını yapmıştı. "Ayrıca fena pataklanmış olmalısın ki seni bu gece burada tutmaları gerektiğini düşünmüşler, kız kavgalarını ne kadar severiz bilirsin, ayrıntıları anlatman için bütün gece yeterli bir zaman olur eminim ki." Birilerinin bu çocuğa kesinlikle konuşmayı öğretmesi lazım yirmi yaşına gelmiş neredeyse hala bir bayanla nasıl konuşması gerektiğini bilmiyor çok ayıpladım. Muhtemelen de Gamze Liena'yı ayıplayacaktı çünkü bir aylık bekleyiş bunun için miydi demeye hakkı kesinlikle vardı. Oturduğu koltukta hafifçe gerindi. Karnı acıkmıştı hafif. Karnı hep aç olurdu. Altın günü katmerlerini araklayan çocuktan ne beklersiniz ki?
Back to top Go down
Syvonne Florentine
gryffindor vii. sınıf gryffindor vii. sınıf
Syvonne Florentine
Gerçek İsim : gamze.

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:49 pm



Sivon çocuğun kalması konusunda o kadar aptalca bir şekilde ısrarcı olmuştu genç cadı Pyotr’u sıkmaya başladığını düşündü. Durumu kurtarmak için tekrar konuşmaya başlasa biliyordu ki daha da batırırdı sonra da Pyotr derdi ki “Hımmmm sen hiç iyi görünmüyorsun, neden biraz dinlenmiyorsun?” O yüzden sustu, iki dakika önce ışıl ışıl olan gözleri şimdi kendi ellerine sabitlenmişti ve çocuğun kınarcasına bakışlarını görmemek için her şeyi yapıyordu. Aralarındaki sessizliğin tek bir açıklaması vardı: Pyotr ne diyor bu kız diye ona bakıyordu. İşte bu bakışları görmemek için başı öne eğikti. Tamam gün bitsin çok rezil olmuştu Sivon. Korkarak kafasını kaldırıp Pyotr’a baktı. Çocuğun suratında beliren gülümseme bir kez daha içini acıtmıştı. Ama bu sefer biraz farklıydı. Sanırım zorla gülümsüyordu, mecburen gülümsüyordu. Valla bir gün Allah cezanı çok pis verecek Sivon. Söylediği şeylere hafifçe başını iki yana sallayarak cevap verdi. Aslında yalan söylemiş sayılır mıydı bilmiyordu. Hiç hastane kanadında kalmamıştı, başlarında biri olurdu herhalde. Ama olmasındı. Eğer Pyotr olacaksa olmasındı :’) Sonra düşündü ki eğer mecbur hissettiği için onun yanında kalacaksa buna üzülmemeliydi Sivon. Evet, üzülmeliydi ama öyle değil. Hissetmesindi o da. Görseydi kızın duygularını. Ama yine de bu konuda Pippa ve Dawson’dan iyiydi durumları. Dawson körün körüydü be, Pyotr öyle değildi değil mi? Yok kimse Dawson kadar olamazdı. Bak umutsuz değilsin Sivon. Cadının suratında beliren tebessüm bir sonraki cümlelerle solmuştu. Neyin ayrıntısını anlatsındı bu kız. “Seversiniz… değil mi? Kim sevmez ki kız kavgasını?” Böyle boğazının tam orta yerine biri bir yumruk koymuştu da Syvonne da yutkunamıyordu. Histerik bir şekilde çıkmıştı sesi üstelik. Ay valla soracaktı çocuğa “Sevemediğin kız kardeşin yerine beni mi seviyorsun, kardeş olarak?” diyecekti ama bunun yerine başka şeyler çıktı ağzından. “Hım böyle şey yapma ya… Rahatına bak.” Tekrar eline baktı, sağlam koluyla diğer kolundaki sargı bezinin çıkmış iplikleriyle oynadı. “Öyle pek detayı yok arasında. Bilirsin ya öyle.” Hım mantıksız cümleler mi? Sivon’un en sevdiğiydi.
Back to top Go down
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:50 pm


" İzin verin size bir hikâye anlatayım, merak etmeyin kısa bir şey olacak. Adım Pyotr van der Vliet, on dokuz yaşındayım. Annem akıllı biri olduğumu düşünüyor. Babam beni bir beceriksiz olarak tanımlamayı sevse de içten içe ikimiz de bana güvendiğini biliyoruz. Kendimden bir yaş küçük bir kardeşim var, Mlle. Tuhaf bir biçimde hayatımı onu kontrol etmek üzere kurduğumu söyleyebiliriz. Mlle giyinmeyi ve saçını taramayı bilmez, resim çizerdi. Artık ayrı okullara gidiyor olmasaydık bebek bakıcılığından dolayı size anlatacak bir şeylerim kalmazdı… Neyse ki konu Mlle değil bu çok sıkıcı olurdu. Konu benim. Ben ve kızıl saçlı bir cadı. Ateşlerden falan bahsetmeyeceğim, klişelerin insanı değilim. Neyse ki. Ama ateşli olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Altı senedir farklı yaş gruplarında karşı cinslerden çok güzel bir gülüşüm olduğunu duyuyorum. Bunu pek taktığım söylenemez, kendini beğenmiş değilim ama o kadarının da bilincindeyim. Ne yalan söyleyeyim… Okuldaki ikinci senemde iki kızıl saçlı cadıyla tanıştım, biri benden bir yaş küçük - diğeri ise üç yaş büyük. Büyüdükçe küçük olanla koptuk, büyük olanı sevdiğimi düşündüm. Komikti çünkü küçük olanla daha çok ortak noktamız vardı -o da kız kardeşimi hiç sevmedi eminim bundan. Ortak noktaları fark etmek kolaydı, okumak zor olandı ve ben bu zorluğu kolay yoldan atlatıp eve dönüşü bulmam için yere bırakılan çakıl taşlarını aramaya yeltenmedim. Çünkü o zamanlar bir şeyler aramak için kullanmam gereken aklımın uçkurumda olduğu dönemdeydik, gerçekler acıdır. Hatta şu kadarını söyleyeyim, biri o zaman gelip bana sorsa Patricia'ya âşık olduğumu iddia edebilirdim. Ama hikâyenin ana karakteri Patricia değil. Orasını anlamışsınızdır. O mezun olmadan önce bana geldi ve kulağıma eğilip tuhaf bir şey söyledi. Evet, D cup göğüsleri vardı ve elbette ilgi çekiciydi ama onu gerçekten seviyorsam gitmeden önce bana bir şey vereceğini söylediğinde gitmemin sebebi sevmem değildi. Yani tabii, memelerini sevmiştim. Her neyse, yanına indim. Beklediğim şeyle karşılaştığımı söyleyemem. Hayal gücüm genişti... Ama bana rüyalarımın sunduğu jartiyerler falan gerçek hayatta yoktu. "

"Gelmeni beklemiyordum Pyotr.” Cadının gözlerinde bir kibrit alevinin yansımasını gördü, Patricia diğer elindeki mumu yakıp yere bıraktı. Genç adam memnundu çünkü karanlıktan asla haz etmemişti, cadının yanına çökmek için belli bir sinyal beklemedi. “Sana sormam gereken bir şey var.” Tek kaşını kaldırdı. Soru soracağına hediye kısmına geçsen diyorum. “Syvonne?” Patricia şimdi gülümsüyordu, her zaman kırmızıya boyalı dudaklarındaki o şuh gülümsemeden ziyade şefkat dolu bir gülümsemeydi ve Pyotr’ın alt kısımlarının hoşuna gitmemişti –bilirsiniz. Buraya bunun için mi geldim? “Ne olmuş Svyonne’a?” Sesi çıkmasını planladığından daha kısıktı ama buna da dikkat etmedi. “Buraya geleceğini biliyor mu?” “Onunla konuşmuyoruz, aynı binada bile değiliz, gece çıktığımda ona hesap vermem gerektiğini bilmiyordum.” “Biliyorsun, neden sorduğumun da farkındasın.” Aslında hayır, o zamana kadar değildi. Patricia o gece Pyotr’a Pyotr’ı anlatana dek de farkında olmamıştı. İlk aşkınız sandığınız cadıdan haberiniz olmayan bir aşk hayatına yelken açmak üzere tavsiye almak mantığa sığan türden bir şey değildi elbette, Pyotr’ın inerken sevişmeyi umduğu kişiye çıkarken gözünü açtığı için teşekkür etmesi de mantıkla uzaktan yakından ilişkili değildi zaten.

" Ne sandınız, Patri’nin bana söylediklerini anlatacağımı mı? Hayır, işin o kısmı tam bir –neyse isim verip rencide etmeyeceğim ama yumuşak desem anlarsınız her halde, hah evet işte tam onun kalemi bir kırıklıkta ve ben sahip olduğum imajı çizmek istemiyorum. Sadet mi? Ah evet pekâlâ… İşte o geceden sonra Patricia hayatımdan gitti, bana arada sırada işlerin nasıl gittiğini soran mektuplar atıyordu –komiktir ki işler asla ilerlemedi. İnatla Sivon’la konuşmadım, sebebinin ne olduğunu ben de bilmiyorum. İki kız arkadaşım oldu, ikisi de kızıl değildi. Patri’ye sorsanız sebebi karşılaştırmaya en başından kaçınmammış. Patri’nin mezun oluşundan bir sene sonra Svyonne ile arkadaşları ile bahçede karşılaştım, şu koca ağız ikizler ve yemek takıntılı kızla birlikteydi. Yanından geçerken Patricia’nın yanıldığına emindim, tatilde onu düşünmemiştim, geldiğimden beri de gözlerimin onu aradığını söyleyemezdiniz… Ama sonra başını eğip selam verdi, hayatımda o gülümsemenin bende yarattığı etkiyi bir daha deneyimlemek istemiyorum. Hayatta kalamayabilirim. Ve cidden, bunu söylemek bana kendimi cıvık cıvık hissettirse de cıvık cıvık hislerden söz ediyoruz. Cıvık cıvık hisler ve daha cıvık cıvık bir kalp ağrısı… Hikâyenin sonrası yeniden başlayan bir arkadaşlıktan ibaret, ben kızı kolladım, arada sırada sohbet ettik. Her sohbet bir diğerinden daha eğlenceliydi. O ikizinden şikâyet etti, ben Mlle ile ilgili bir şeyler anlattım. Oda arkadaşımın abazalık hikâyelerini yayınladım falan fişman… Güzeldi. Ama o dönem mi daha güzeldi yoksa kızın kendisi mi sorarsanız cevap veremem. Evet, bitirmeye yaklaştım, Tanrı aşkına Woody sana anlatmıyorum dinlemek istemiyorsan gidebilirsin. Kız gibi miyim? Haklısın seni hiç yakınımda istemememi bu şekilde açıklayabiliriz… Ha, gittiğine göre devam edelim. Bir seneyi o şekilde bitirdik, sonraki sene de daha çok takılmaya başladık. Bir sabah o kızın biriyle kavga ettiğini öğrendim, bir çizik almadan kurtulmuştu, memnun oldum. Sonra kız o gece revirde başında kalmamı istedi? Svyonne’un ne düşündüğünü anlamak zor… Bir şey diyemiyorum. "

Az önce içeri giren zarif görünümlü kadın Pyotr'ın orada olduğu gerçeğini kolaylıkla göz ardı etmişti. Buna minnettardı genç adam çünkü kendini açıklamak konusunda yetersizliğini Sivon'un önünde tekrar tekrar ispatlamak istediğini söyleyemezdiniz. "Hiç bir şeyin yok Svyonne, sadece iki üç çizik. Seni yatakhaneye göndermiyorsam yarım bıraktığınız işi bitirmeye kalkmayasınız diye önlem aldığımdandır. Ölmeyeceksin." Pyotr gülümsedi ve Sivon'un tepkisini ölçmek için döndüğünde onun da gülümsüyor olmasını diliyordu. Gülümsediği zaman Sivon bir başka Sivon'du ve her Sivon'dan daha güzel olduğu barizdi. Nada de Vielmond odadan çıkarken kısa bir anlığına Pyotr'ın gözlerine baktı, genç adam utandığını hissetti bu hissi uzun zaman önce yitirdiğini sanırken şu revire ilk adımını attığından beri kaç kez yeniden yaşadığını sayamamıştı. "Eh, beni kovmadığı için teşekkür etmeme fırsat bile vermedi ha?"
Back to top Go down
Syvonne Florentine
gryffindor vii. sınıf gryffindor vii. sınıf
Syvonne Florentine
Gerçek İsim : gamze.

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:51 pm


Pyotr Sivon’un karşısına her geçişinde genç cadı itinayla saçmalamayı, iki kelimeyi bir araya getirememeyi başarıyordu. Nasıl yapıyor diye sormayın, kendisi de bilmiyordu. En ufak bir sözle kızaracak konuma geliyordu ve zaten kızıl olan saçlarıyla beraber kırmızı boya çuvalına batırılmış gibi oluyordu. Elini kolunu nereye koyacağını şaşırıyordu mesela. Sürekli bir şeyin iplikleriyle oynuyor kendini böyle sakinleştirmeye çalışıyordu. Bunlar dıştan görülebilenlerdi. Bir de içinde kıyamet kopuyordu genç cadının. Midesi deli gibi kasılıyor, sanki birileri akciğerinin üzerine çöküyormuş da nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Ve kalbi… O kadar hassaslaşıyordu, o kadar titrek bir şekilde atıyordu ki her an atmaktan vazgeçebilirdi. Bunların hiçbirini bilmiyordu Pyotr. Belki onun karşısında saçmalamasından bir şeyler anlıyordu ama yine de bozuntuya vermiyordu. Ne de olsa Sivon bu okulda onun için deli olan onlarca kızdan biriydi. Diğer kızlardan bir artısı yoktu hatta eksilerini sayabilirdi. Sivon hâlâ itinayla Pyotr’dan gözlerini kaçırırken yanı başına gelen şifacı ile birlikte tuttuğu nefesini bırakabildi. Kadının zarifçe söylediği sözler karşısındaki utangaç gülümsemesine fısıltıyla söylediği sözleri eşlik etti. “Büyük ihtimalle o kaldığı işi bitirirdi.” Kadın başlarından çekilirken tekrar Pyotr’a döndü ve onun o içini eriten gülümsemesine odaklandı. Bu sırada ağzından çıkan ve tamamen planlamadığı sözlerine şaşırmakla meşguldü. “Sana bir hikâye anlatayım mı? Annem küçükken anlatmıştı ikizimle bana. Birçok sonu kötü biten hikâye anlatmıştı ama bunun sonunun tam olarak nasıl bittiğini söylememişti.” Çocuğun karşısında iki kelimeyi bir araya getirmekte zorlanan Sivon bir de hikâye anlatmaya kalkacaktı. Büyük ihtimalle de anlatamayacaktı. Büyücünün sessiz kalmasını evet olarak algılayan Sivon boğazını temizleyip annesinin anlattığı şekilde hikâyeyi anlatmaya başladı.
‘Vaktiyle Savannah adında kıpkırmızı saçlara sahip güzel bir prenses varmış. İpekler, kadifeler giyinir ve karlarla kaplı bir dağın tepesinde inşa edilmiş rengârenk bir sarayda yaşarmış. En lezzetli yemekleri yer, en güzel içeceklerden içermiş. Hiçbir eksiği yokmuş. İskemleleri fildişinden, yastıkları ipektenmiş. Her şeyi varmış ama yapayalnızmış.

Çevresindekiler; uşakları, hizmetçileri, köpekleri, kedileri hatta kuşları ve çiçekleri bile birer hayalmiş. Tıpkı aynanın içindeki gibi… Prenses Savannah’nın kocaman, yuvarlak ve som gümüşten sihirli bir aynası varmış. Onu her gün, her gece dünyanın üzerinde gezmeye gönderirmiş. Ayna ülkelerin, denizlerin, kentlerin, tarlaların üzerinde uçup durduğu halde onu görenler hiç şaşırmaz yalnızca “İşte Ay!” derlermiş. Ayna geri geldiği zaman güzel, çirkin, ilgin, sıradan, sıkıcı artık önüne ne geldiyse hepsini Prensesin önüne döker, o da hoşuna gidenleri alır, gitmeyenleri dereye atıverirmiş. Hayaller de yeryüzünün akarsularında yüzerek geldikleri yere dönerlermiş hemen. Bu yüzden ne zaman bir suyun yüzeyine baksak kendi yansımamızı görürüz.

Prenses Savannah’nın ölmez olduğunu, sonsuz yaşama sahip olduğunu söylemeyi unuttum galiba. Aynanın içinde kendini görenler ölümlü oldukları için Prenses hiç bakmazmış aynaya. Böylece hayaller arasında mutlu mesut yaşayıp gidermiş. Ama bir gün gelmiş ki, ayna ona eşi benzeri olmayan değerli bir hayal getirmiş. Genç bir Prensin görüntüsüymüş bu. Daha görür görmez Prenses ona kavuşmak için büyük bir özlem duymuş. Fakat bunu nasıl yapacağını bilmiyormuş. Ne Prensin nerede oturduğunu, ne kim olduğunu ne de adını biliyormuş. Elinde başka bir çare olmadığı için kendi görüntüsünü Prense ulaştırabilsin diye aynaya bakmaya karar vermiş. Ayna tam üstünden geçerken, Prens belki başını kaldırıp bakar ve hayalimi görür de aynanın yolunu izleyerek gelip beni bulur diye geçirmiş içinden. Aynaya uzun uzun baktıktan sonra tekrar dünyayı dolaşası için salıvermiş onu. Fakat tabii kendisi de artık bir ölümlü olmuş.

Prensesin âşık olduğu Prensin adı Peter’miş. Bu Prens o kadar yakışıklıymış ki ona bakanlar gözlerini ondan alamıyormuş. Kopkoyu saçları ve bembeyaz bir teni varmış. Güldüğü zaman yanaklarında gamzeler çıkıyormuş. Ve kendi yarattığı bir ülkede yaşıyormuş. Ülkenin nerede olduğuna gelince: Bu ülke ne dünde ne de bugündeymiş; gelecek bir zamandaymış. Bunun için adı Yarın Ülkesiymiş. Orada yaşayan herkes Prensi severmiş. Günün birinde Prensin yardımcıları ona şöyle demişler. “Efendimiz, artık evlenmeniz gerekir. Çünkü gelenek böyledir.” Prens Peter’in buna karşı söyleyecek bir sözü olmamış ve ülkedeki tüm genç ve güzel kızları saraya çağırtmış. Hepsi de süslenip püslenip gelmiş saraya ve her biri Prensin kendisini seçmesini istiyormuş. Bu sırada kötü bir peri kızların arasına karışarak saraya girmiş. Bu kötü perinin damarlarında kırmızı ve sıcak kanın yerine yeşil ve soğuk kan akıyormuş. Ama o kadar makyaj yapmış ki kimse anlamamış bunu.

Yarın Ülkesinin Prensi Peter altın tahtın bulunduğu salona adımını atar atmaz, peri birkaç sihirli söz mırıldanmış ve Prensin gözü ondan başkasını görmez olmuş. Peri ona öyle eşsiz bir güzel gibi görünmüş ki Prens hemen orada ona kendisiyle evlenmek isteyip istemediğini sormuş.
-“Memnuniyetle.” diye karşılık vermiş kötü peri, “ama bir şartım var.”
-“Kabul ediyorum.” demiş Prens hiç düşünmeden.
-“İyi” demiş kötü peri ve Prensin başını döndüren bir gülümseme ile devam etmiş: “Bir yıl süreyle gökte dolaşan hayal aynasına bakmayacaksın. Eğer bakarsan da sahip olduğun her şeyi o anda unutacaksın. Kim olduğunu unutup seni kimsenin tanımadığı Bugün Ülkesi’ne gidecek, orada yoksul ve perişan bir hayat süreceksin. Buna razı mısın?”
“Şartın buysa çok kolay.” demiş Prens.

Bu sırada Prenses Savannah beklemiş, beklemiş ama Prens bir türlü çıkıp gelmemiş. O zaman dünyayı dolaşmaya ve Prensi aramaya karar vermiş. Çevresindeki bütün hayallere özgürlüklerini geri vererek onları yollamış. Sonra renkli camlardan yapılma sarayından ayrılmış. Ayağında şık ve zarif ve terliklerle karlı dağların arasından yürüyerek dünyanın tam ortasına doğru inmiş. Birçok ülkeden geçip Bugün Ülkesi’ne gelmiş. Bu arada ayağındaki terlikler de parçalanmış, üstündeki ipek elbisenin kirden rengi solmuş. Sihirli aynaysa içinde onun resmini taşıyarak dünyanın üzerinde dönüp duruyormuş.

Bir gece Prens Peter altın sarayının terasında kötü periyle dama oynuyormuş. Birdenbire Prensin elinin üstüne küçük bir damla düşmüş. “Yağmur başlayacak.” demiş yeşil peri. “Hayır.” diye cevap vermiş Prens, “olmaz çünkü gökte hiç bulut yok.” Ve tam o sırada başını yukarı kaldırıp oradan geçmekte olan sihirli aynaya bakmış. Bir de ne görsün, Prenses Savannah ağlıyormuş. Meğer Prensin eline düşen damla da onun gözyaşıymış. Bir anda Prens kötü perinin onu aldattığını, aslında hiç de güzel biri olmadığını fark etmiş. Gerçekten sevdiği kişiyse aynada gördüğü Prenses Savannah imiş. “İşte şimdi yeminini bozdun” diyen peri yılana benzeyen suratını asmış “bunu pahalıya ödeyeceksin!” demiş. Uzun ve yeşil parmaklarıyla Prens Peter’a uzanmış ve donup kalmış olan Prensin göğsüne elini daldırıp onun kalbine bir düğüm atmış. Aynı anda Prens kendisinin kim olduğunu unutmuş. Gecenin bir vakti hırsız gibi sarayını ve ülkesini terk etmiş. Dünyayı gezip dolaştıktan sonra Bugün Ülkesi’ne gelmiş ve hiç kimsenin yaşamadığı yoksul bir serseri gibi yaşamaya başlamış. Yanında yalnız sihirli aynadan aldığı resim varmış. Bu arada Prenses eski püskü kıyafetlerin içinde bir yıkıntıda oturuyormuş. Derken ikisi güzel bir günde o yıkıntıda karşılaşmışlar. Prenses onun Prens olduğunu anlayamamış, Prens de Prensesi tanıyamamış. Ama yine de iki dertli insan olarak dost olmuşlar, birbirlerini avutmaya başlamışlar. Bir gece sihirli ayna boş olarak gökte dolaşırken Prens cebindeki Prensese ait olan fotoğrafı Prenses Savannah’ya göstermiş. Fotoğraf biraz solmuş olmasına rağmen prenses onun kendi gönderdiği fotoğraf olduğunu hemen anlamış. Tabii bu arada gencin Prens olduğunu da… Onu aradığını, onu bulmak için ölümlü olduğunu, her şeyi ona anlatmış. Fakat Prens üzüntüyle başını sallayarak hiçbir şey anlamadığını, yüreğinde bir düğüm olduğu için hiçbir şeyi hatırlamadığını söylemiş. Bunun üzerine Prenses Savannah elini onun göğsüne sokarak yavaşça düğümü çözmüş. Prens de bir anda kim olduğunu ve yerinin neresi olduğunu hatırlayıvermiş. Prensesle el ele tutuşarak Yarın Ülkesine gitmişler.’*

Sivon hikâyeyi anlatmayı bitirdiğinde düzgün bir şekilde anlatmasına kendisi de şaşırdı. Özellikle Pyotr’un gözlerine bakmamaya çalışıyordu çünkü genç büyücünün her şeyi anlamasından korkuyordu. Elbette annesinin anlattığı hikâyede prensesin adı Savannah değildi, prensin adı da Peter. Prens bu kadar yakışlıklı, prenses de bu kadar güzel değildi. Tereddütle gözlerini Pyotr’a çevirirken yanaklarının kızardığını hissetti. Ortamda oluşan sessizliği bozmak için “Hikâyenin sonu nasıl bitiyor bilmiyor. Belki de ölmüşlerdir.” dedi.
Back to top Go down
Pyotr van der Vliet
slytherin vii. sınıf slytherin vii. sınıf
Pyotr van der Vliet
Gerçek İsim : liena

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon EmptyFri Mar 13, 2015 10:51 pm


Yumuşak bir âşık olsa ki çoğu kaynağa göre Pyotr yumuşağın tam tersiydi, Sivon’un sesinin ne kadar güzel olduğunu düşüne düşüne içlenirdi çoktan. Şimdi de düşünüyordu, sabaha kadar dinleyebilirdi cadıyı çünkü öyle. Sesinde bir şey vardı ki tek düze değildi, öyle olsa bile değilmiş gibi gelirdi… Anlattığı hikâyeye kafasını verebildiğinden bile emin değildi genç adam. Ama dinliyor gibi görünüyordu, dudakları en güzel gülümsemenin gölgesine kıvrılmıştı – gözleri hafif kısıktı ve bedeni de Sivon’a dönüktü. Cadı bitirene kadar da öyle kaldı.  “Hikâyenin sonu nasıl bitiyor bilmiyor. Belki de ölmüşlerdir.” Destek aldığı dirseğini serbest bıraktı ve sırt üstü uzandı Sivon’un bir yanındaki yatağa, tavanı izlerken sesinin içinde bir gülümseme gizliydi ama ne düşündüğü sadece kendisine saklıydı. “Eğer ölüyorlarsa bile biz öldürmeyiz. Bazı hikâyelerin mutlu sonla bittiğini düşünmek daha huzur verici.” Gerçekten öyleydi. Özellikle kendisininki için, iç sesi mutu sonla bitirdiği takdirde gayet rahata ereceğini söylüyordu Pyotr’a, muhtemelen haklıydı da. “Biliyor musun Syvonne? Yanında kalmam pek mantıklı değil. Bir şeyimin olmadığı ama geceyi yine de burada geçirdiğim ortaya çıkarsa Rose beni parçalayabilir.” Kıza dönüp güldü. “Daha da kötüsü, odasına çağırabilir.” Sivon’un gülümsemesi istiyordu aslında, şaka yapıyorsa en temel sebep buydu. Cadıyı neşeli haliyle daha çok sevdiğini yakın zamanda keşfetmişti ve ona ciddiyeti de pek yakıştırdığını söyleyemezdi. Yani yakışmıyor değildi, her haliyle Sivon Sivon’du ve Pyotr seviyordu be, yine de… Anladınız. Keşke hep gülseydi.

Yatakta oturur pozisyona geçti ve kollarını açıp gerindi. Uzunca bir süre hareketsiz kalmak pek onun kalemi bir iş değildi. “Bir şeyler anlatmak konusunda da baya iyisin, sabaha kadar dinleyebilirim düşünsene. Senin gibi anlatabileceğimi bilsem benim de bildiğim güzel bir hikaye vardı.” Güzel bir hikaye olabilirdi daha doğrusu, eğer el birliğiyle bir son yazarlarsa… “Uyusan iyi olur, sabah dersten önce yanına uğrarım. Koyun saymak işe yaramıyor ve uykun da yok gibi görünüyor. Sana bir görev vermeme ne dersin, düşüne düşüne uykuya dalarsın. Bende hep işe yarar.” Yarıyordu sahiden. “Hikayeye güzel bir son düşün. Yarın bana anlatırsın.” Ayağa kalktı ve cadının tam yanında durdu, bir bardak daha su doldurup başına bıraktı. Sonuçta yorulmasını da istemezdi. “Ben de kendi hikayemi tamamlayıp sana anlatılacak hale getireyim?” Şimdi ya da asla dedi, asla pek yanaştığı bir seçenek değildi. Kıza doğru eğildi, ilk başta anlına bir helalim öpücüğü kondurmayı düşündüyse de… Yo hayır, dudaklarına basit bir öpücük kondurdu ve sonra da geri çekildi, cadı bir şey söyleyemeden kapıya yöneldi. Çıkmadan önce söylediği son şey de “Tatlı rüyalar Syvonne.” oldu.
s o n
Back to top Go down
Sponsored content

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty
PostSubject: Re: adını yazmışım daha da yazabilirim sivon   adını yazmışım daha da yazabilirim sivon Empty

Back to top Go down
 

adını yazmışım daha da yazabilirim sivon

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

 Similar topics

-
» Daha iyi anlatamazdın Houston!

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Hastane Kanadı-