Share
 

 elimizlen konuşun

View previous topic View next topic Go down 
Helen Winningham
cadı cadı
Helen Winningham
Gerçek İsim : volk

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptySun May 18, 2014 4:59 pm

“Bunun tuzu yok Rosella.” Huysuz bir babaanne değildi Helen Waldaster, pamuk gibi bir babaanneydi tam tersine ama gelin ve kaynana ilişkilerinde mutlaka ufak sürtüşmeler olurdu ve Helen bundan zevk alıyordu çünkü çok komikti bir görseniz. Görüyordunuz. “Beni öldürmeye meraklısındır sanıyordum. Ama sen yemeklere tuz koymayıp bizi sağlıklı besliyorsun. Şaşırdım. Yoksa sadece unutmuş muydun?” Rosella hatalarını, özellikle mutfaktaki hatalarını kabul etmezdi. Etse de çaktırmazdı. Bu yüzden ilk söylediğini kabul edeceğinden zaten emindi. “Eh! Boşver. Tuz kat şuna. Yaşamak için yardımına ihtiyacım yok. Bugüne bugün Helen Waldaster’ım ben. Seni de gömeceğim, hepinizi gömeceğim. Mirasımdan koklatır mıyım sanıyorsunuz?” Mutfağın çıkışına yönelmişti ve yüzündeki gülümseme karşısında aniden beliren çocukla yok oldu, irkildi kadın. “Merlin aşkına! Victor! Bu evde cisimlenmek yasak demedim mi ben size?”
“Onları boşver babanecim, bana bırakacak mısın miras?”
“Hah! Kara oğlanlarıma bırakmayacağım da senin gibi sarı bir oğlana mı bırakacağım?"
"Bu yaptığın ırkçılık." Victor dudaklarını büzdü.
"Kimseye bırakmıyorum oğluşum, meraklanma sen! Önce elimi öp bakayım."
Torunu elini öpüp alnına koydu ve babanne bu sırada aferinleyen bir gülümsemeyle onu izledi. Resmen gülümsemeleri betimleyemiyordum, gidip biraz ağlamalıydım ama önce bu babane Victor’ın başını şişirmesini engellemeli ve bahçeye geçip tam kapının dibindeki sallanan sandalyesine oturmalıydı. Ancak bugün başı zaten çok şişecekti çünkü tüm aile yine toplanıyordu. Ah, ah, yabancı gelinlerini yine görecek ve yüzünü ekşitecekti! İki bin on dört yıllık yaşamında böyle bir rezalet görmemişti. Sarışın Waldaster mı olurdu hiç? Neyse ki şakalaşsa da ırkçılık yapmıyordu babane çünkü babaneler çocuklarını ve torunlarını eşit derecede sevmeliydi. O da öyle yapıyordu zira dediğimiz gibi, pammık gibi bir insandı.
Back to top Go down
Winona Winningham
şifacı şifacı
Winona Winningham
Gerçek İsim : volk

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptySun May 18, 2014 5:00 pm

Winona Waldaster yürürken arkadan All I Do is Win şarkısı duyulabilirdi ve belki siz de iyi bir çocuk olursanız, siz de duyardınız. Çünkü Winona, iyi çocukları severdi ve biliyor musunuz kim iyi çocuk değildi? Julian Waldaster! Winona yeğenlerini çok önemserdi ve onlar başarısızlığa uğrayınca kendisi başarısızlığa uğraşmış gibi hissederdi. Winona’nın kazanma arzusunu göz önünde bulundurursanız, yeğenleri kaybettiğinde gösterdiği sert tepkinin normal olduğunu anlardınız çünkü dediğimiz gibi, kendisi kaybetmiş gibi hissediyordu kadın. Allah çocuğuna sabır versindi, ne diyelim. Arkada çalan All I Do is Win’i iyi bir çocuk olmadığından ötürü duyamayacak olan Julian Waldaster odaya girer girmez Winona asasını kaldırdı ve çocuğu olduğu yere sapladı. Yüzündeki sert ifade korkunçtu ve Julian Waldaster’ın sıkça karşılaştığı bir surattı bu. “Julian, Julian.” Yavaş adımlarla çocuğa yaklaştı çünkü kadının tarzı vardı ve azarlarken bile kuul görünürdü. “Duyduklarım doğru mu, sevgili yeğenim?” Julian şu an annesinin kapıdan içeri girmesini bekliyormuş gibi kapıya kaçamak bir bakış attı ama HAHA, Rosella Waldaster seni kurtarmak için burada değildi Julian! “BU KAÇINCI JULIAN? BEN SANA NE DEDİM? ÇALIŞACAKSIN DEDİM. ÇALIŞACAKSIN JULIAN. BİR WALDASTER KAYBEDEMEZ. KENDİNDEN UTANMALISIN.” Konuşmaya başlamadan evvel eli kulağına ulaşmıştı çocuğun ve çekiyordu, bildiğin kulağını çekiyordu. Yahu annesi bile yapmazdı bunu ona, iyi halt yedin der geçiştirirdi ama Winona’nın lügatında geçiştirmek yoktu... Yo, cidden, belki de geçiştirmek ne demek bilmiyordu. “Pişman olduğunu söylersen cezanı indirgeyebilirim.” Derken kapı açıldı ve kucağında Winona’nın oğluşu Tory ile Rosella girdi. Tam “Winona, Tory’nin karnı-“ diyecekken manzara karşısında kalakaldı kadın. “Neler oluyor burada?” Winona elini çocuğun kulağından çekmemişti ve Rosella da sorusunun cevabını aslında çok iyi biliyordu çünkü ilk kez karşılaşmıyordu böyle bir şeyle. “Pişman mısın?” Çocuktan aldığı cevapla elini kulağından çekti ve büyüyü bozdu. “Bir dahaki dönem de aynısı olursa, seni baban bile elimden alamaz.” Çocuğun çenesine dayadığı asayı geri çekti ve Tory’yi kucaklayıp Julian’a verdi. “Şimdi git Tory’ye çorbasını içir.” Rosella ona sinirli sinirli bakarken saçını savurarak arkasını döndü kadın ve kim bilir nereye gitti.
Back to top Go down
Victor Winningham
ravenclaw vii. sınıf ravenclaw vii. sınıf
Victor Winningham
Gerçek İsim : volk

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptySun May 18, 2014 5:01 pm

Victor Waldaster’ın yaşamı çok zordu. Waldaster köyünün azınlıklarından biriydi ve sarışınlığı sürekli yüzüne vuruluyordu öyle ki bazen gidip bir büyü bulup kendini esmerleştirmek istiyordu ya da en azından saçını boyasa yeterdi ama sonra kimliğinden gurur duyması gerektiğini hatırlatıyordu kendine. Esmerlere boyun eğmeyecekti! Savaşacaklardı zaten abisiyle bir oldular mı önlerinde kimse duramazdı bizce yani çünkü sonuçta Vance Waldaster bayağı kaslı bir kişilikti. İnş büyüyünce Victor da onun gibi olacaktı. Şimdilikse tek amacı babannesiyle uğraşmaktı. Kapıya yönelen kadına sarışınların iyi yönlerini anlatırken yanında Evan beliriverdi ve babannesi, az önceki gibi yine ürktü. “Allah’ım bana sabır ver,” dedi çünkü Türkiye çok yakınlarındaydı ve babannesi de hep Ayşe teyzelerden, Fadime yengelerden öğreniyordu böyle cümleleri. Kadın onlara derken yakında kendisi asimile olacak ve baklavanın kendilerine ait olduğunu iddia edecekti, dikkatli olmalıydı. Victor Waldaster gizli aşkı Evan’ın yanında belirmesiyle destek almıştı çünkü Evan, bu ailedeki azınlıkların bir numaralı koruyucusuydu ve Victor’a “arka çıkmak”ta üstüne yoktu. “Onlar da insan babanne.” Victor, Evan’a cidden mi bakışı attı aslında normalde bu bakışı atan Evan olurdu çünkü o memnun edilmesi zor biriydi ve genelde ıy bakışı atardı insanlara neyse ki Victor onun istisnasıydı ve Victor’ın da Evan’ı memnun etmekte üstüne yoktu. (: “Sağ ol ya,” dedi çocuğa. Sonra Evan güldü kıs kıs ya da kız kız ama kız kız gülen muhtemelen Victor olurdu. Neler diyordum? Helen Waldaster artık kümese mi nereye gidiyorsa gitsindi, Evan’ın başka planları vardı belli ki çünkü elinden tutup üst kattaki odasına çıkarmıştı onu. Sonra Victor elini çekmişti tabii yolda çünkü bu malikane epey kalabalıktı ve her iki metrekareye on beş insan falan düşüyordu muhtemelen o yüzden el ele tutuşmalarının görülme ihtimali çok ama çok yüksekti ve bunun olmasını istemezdiniz, emin olun. Odaya girip kapıyı kapattı Evan. Kilidi de çevirdikten sonra...
“Aşağıda insanlar—“
...seviştiler.
Back to top Go down
Guest
Guest

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptyMon May 19, 2014 10:51 am

Julian Almanyalara kadar muggle gibi okumaya gidince önceki hallerine nazaran daha sevilesi bir abi olmuştu, hoş ondan önce de anlayışlı kedi gibi bir abiydi ama bazen kardeşler sadece anlamazdı -hele ki o kardeşler ergenliğe yeni girmişse. Kendinizi tutamayıp şuursuzca bağırır, kardeşe el kaldırmak isterdiniz -ama gene kaldıramazdınız çünkü o kardeşler Winona halalarının ev ve cep ve sihirli küre numaralarını ezbere bilirdi yani nope, üzgünüz Juliancık hayata bir sıfır geriden başlamıştın. Güneş gene sana arkadan vuruyordu, hüzünlerin ve şanssızlık adamıydın ve birazdan da aile yemeğinde, Almanyaya gelen çığırtkanlardan daha beter Winona çemkirişiyle karşılaşacaktın.
İyi, anlayışlı, dürümcünün yanından geçerken kardeşine sorup ısmarlamak için dürüm teklif eden abilerden olan Julian Waldaster Süpürgesine atlayıp Yunanistana gelebilirdi ama sevgili kardeşi Mariel süpürgeye binemiyordu. Ayrıca kardeşini Hogwarts'da bırakıp eve gelirse annesi onu bayağı bir döver, Yunan komşuların getirdiği güzel sarmalardan, baklavalardan ona vermezdi. Ondan dolayı, Waldaster köyüne kardeşiyle birlikte cisimlenmeden önce Hogsmeade'e kardeşini almaya gitti, biraz abi-kardeş yürüyüşü yapıp bir ayrı kokan, manzaralı Waldaster köyüne döndüler. Julian kardeşini çok özlemişti. Onu aylardır görmüyordu, okuldayken üç yıldır düzenli olarak sınıfta kalmışsanız sosyal hayatınızı aile içi sağlığınız için kısmanız gerekiyordu ne yazık ki. Julian da bu sene hem Willem'i kaybedişinin verdiği derin acılı depresyon dönemine boyun eğmesi, hem de derslerine odaklanabilmesi için hiçbir büyünün yardımına koşmadı aile hasretini gidermek adına.
Evin içine dikkat çekmek ve şans eseri Winona odadayken cisimlenmiş olmamak için bahçenin bir köşesine cisimlendiler. Julian da o kadar yıl hayatta kalmayı başarmışsa zekalılığını kanıtlamış olmalıydı şimdi, elbette ki ipi sağlam sopaya bağlayacaktı. Çak be tosunum, tedbirli de davranırdı demek helal. Kardeşine bir yandan okuldayken nasıl az daha yangın çıkarıyor olduklarını anlatırken -bazen sadece liseli olmaktan çıkamazdınız- eve doğru yürüyor, gözlerini etrafta radar gibi dolandırıyordu. Winona halasıyla karşılaşmayı gerçekten istemiyordu hatta mümkünse bir sigara çıkartır herkes sofraya oturmadan içeri girmezdi kim bilir belki böylece işler üst üste gelir Winona halası unuturdu kendini? Anneciği korur muydu onu acaba? Evden içeri girdiğinde de gözleriyle halasını aranmaya devam etti oda oda. Holde ve yemek salonunda ona dair bir iz olmadığını görünce bir an umutlanmıştı geç mi kaldı yemeğe acaba diye. Ama Julian yine yanıldı. Odanın kapısını açıp halasını gördüğü gibi kala kaldı olduğu yerde, yok bu sefer büyüden değil, artık büyüden bağımsız olarak varlığıyla da yeğenine stun atabiliyordu kadın. Az daha bağıracaktı, bağırmak anlamında bağırmak evet ve hayır utanmıyordu. Winona halasını karşısında görünce yaşadığı korkunun utancı olamazdı. Asrın nope'uyla u dönüşü yapıp odadan çıkmayı nasıl istiyordu anlatamazdık ama kadın Winona Waldaster'dı: o hep kazanırdı. Ondan kadın bunu da öyle şansa bırakmazdı, yapardı büyüsünü, estirirdi terörünü adam olacaktı Julian. Göz ucuyla kapıdan dışarıya baktı. Gözleri konuşsaydı dehşet içinde annesine seslenirdi. Halasının eli kulağına ulaşınca inleyerek büküldü önünde. "Profesörlerden biri bana takmış bu sene kesin geçiyordum son anda puanımı düşürmüş, hala yeminle ben bir şey yapmadım-" dedi açıklamak için çırpınarak. Yani demek istemişti fakat kulağı ezilirken anca bağırabildi çocuk. Tam o anda anneciği içeri girdi de gözü yaşlı Julian merhameti için annesinin gözünün içine baktı umutla. Ama kadın hala burkuyordu kulağını, hiç mi anlamıyordu acaba kadın? Hayat zaten ona tokadını vurmuştu, çok dertliydi, Winona kulak çekmeyi geç, çekinmeyip Julian'ın kadehini doldurmalıydı asıl. "Çok pişmanım, özür dilerim. Lütfen halacığım affet-" dedi acı içinde. Kulağı özgür kalınca elini kulağına götürdü şefkatle dokundu kulağına, okşadı onu, sevdi onu. Asadan da kurtulunca en sonunda rahat nefesini verebildi. Daha olayın şokundayken bir eline kuzeni tutuşturuldu ki bilir miydiniz Julian hiç de öyle çocuk alınca çocuğu susturabilen, empati yoluyla doğayla bağ kurabilen biri değildi. Haliyle Tory de kucağına gelince ağlamaya başladı, gene Julian'ı üzdü. "Ama-" Kederle bir çocuğa, bir annesine, bir kardeşine baktı. "Bu niye ağlıyor? Tuşu falan yok mu nasıl susturacağız? Troy dostum hadi gel yemek yiyelim." Niye kimse Julian'ı iplemiyordu? Tamam hayat felsefesi olarak iplememek dünyanın en cool özelliğiydi ama aile içinde de birbirlerine destek olmaları gerekmez miydi? "Rica ediyorum biriniz bakar mısınız? Hayır, bana acımıyorsanız çocuğa acıyın. Pardon? Kimse mi sesimi duymuyor cemaati Waldaster-" Etrafında bir tur daha döndü kucağında ağlayan bebekle. Acayip umutsuz ve asıl korkmuş olan bebek mi kendisi mi belli olmayan bir bakışla yüzü düştü. "Ya ben bunu nasıl besleyeyim?"
Bunu nasıl besleyeceğine dair de bir paragraf yazardık ama rp şimdiden bayağı bir uzamıştı hiç anlamıyorduk bu rp nasıl uzuyordu, hayır yazacak çok aksiyon vardı sanki, neyse inş bi sonrakinde kısa yazmayı becerirdik.
Back to top Go down
Guest
Guest

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptySat May 24, 2014 5:39 pm

Mariel, eşek kadar olmuş ve artık abisine çeki düzen vermeye bile başlamış olan kardeş, abisine bayağı bir acıyordu. Küçümsediğinden değildi canım, abi kardeş arasının nasıl olduğunu herkes az çok tahmin ederdi nihayetinde -vahşilik terör ve dehşete rağmen sevmeyi ancak abi ve kardeşi bilebilir. Ancak bahtsız abisi, hala işlerini rayına koyamamış tavırları VE TAM DA ŞİMDİ 22SİNE AYLAR KALA HALİYLE LİSELİ EDASIYLA YAPTIKLARI TUHAF MUZİPLİKLERİ ANLATMASI taktir ederdiniz ki çok bilmiş -ve çok bildiğinden bayağı bir emin olup bunu her tavrıyla iddia eden- kardeş tarafından kafasını, gıdısını sevme; koyna yatırıp uyutma, her şey geçti demeyi aşırı isteme etkisi yaratıyordu. Allah kimseye abiyi koruma içgüdüsü vermesindi, olur da biri abisine sataşırsa mahalle kavgasına gider gibi araya karışacak kişi Mariel olurdu. Julian tabii ki öyle aşırı kızsı, güçsüz görünen biri değildi: -ve tabii Mariel de aptal değil- ondan bu koruma, kendisinden daha fazla destek edilmesi gerektiğini düşünme olayını gizler, fettan kadın edasıyla her işini, üstünlüğünü, otoritesini çaktırmadan yapardı. O kadar yıl sevgilisiz kalınca haliylen boş vaktinizi fettanlık üzerinde doçentlik yaparak dolduruyordunuz ne yazık ki. Tez zamanda sarma yapmak konusunda da ustalaşacak, masada Victoria Farrell olarak yerini alacaktı -tüm dedikodulardan haberdar ve kullanmaktan çekinmeyecek o kadın. Bu da Waldaster aile üyelerine artık kız ya da erkek eli yüzü düzgün namazında niyazında bir damat/gelin adayı bulmaları için bir ultimatomdu. Tehlikenin ne kadar yakın olduğunu bilmiyordunuz. Ona göre, saygılarımızla.
Julian'ın, gözünde olimposta evi olacak kadar aziz Winona halasından azar yemesini izlerken gayet sırıtıyordu. Mevzu bahis Winona halasıysa Julian'ı bile tanımıyordu ewt. Abisinin bebekle çaresiz hallerine baktı gülerek. Nefes verdi bıkkınca, "Ver ver, beceriksiz." diyerek kucaklarda heba olacak Tory the halasının kanından olduğu için güsel çocuğu onun geleceği güzelleşsin diye kendine aldı. Bebek taşırken nası anaç nasıl sevgi dolu olduğunu söyleyecek kelimemiz yoktu. Tory'e bakarken Mariel bir ana olmak için doğduğuna yemin bile edebilirdi. Bebeğin sırtını patpatlayarak yemeğine doğru gitti ve elbette ki dünyanın geri kalan her bireyi gibi bebeği beslerken o iyrenç şirin olmaya çalışma sesleri çıkarttı. Winona halası bence bunları görsündü, yeğeniyle gurur duysundu ve onu yazın evine bir-iki haftalığına davet etsindi.

Back to top Go down
Guest
Guest

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptySat May 24, 2014 5:40 pm

Pardon bi dk gençler burada çok büyük bir haksızlık vardı, sırf bebeklerle arası olmyuor diye beceriksiz diye adlandırılmak büyük dayak sebebi değildi de neydi şimdi? Gene de affetti Julian çünkü ailesini sahiden özlemişti ve Winona halasının menzilinden çok uzaklaştığını düşünmüyordu, Marieli hala dövemezdi. Bu yüzden sklemeyip sanki hiçbişi olmamış gibi bebekten özgür kaldığı gibi ceylan gibi sekerek evin salonlarına doğru yürüdü. Evan'la Victor'u bulup onlara abilik yapmak istiyordu, onlarla boş bir odaya geçip gülüşmeler şakalr eşliğinde hasret gidermeliydiler, kuzenlik bunu gerektirirdi.  Birkaç odada girip çıkıp aile büyüklerine sorup "ben ne bileyim git masaya bir şeyler getirmeye yardım et" cevabı alıp eli boş döndü başladığı yere. Madem kuzenlerini bulamıyordu, o zaman ailenin diğer üyelerine yaranmalıydı bir başka Winona saldırısına karşı onu korusunlar diye.
"Ba-ban-ne-cim! Kraliçelerin en kudretlisi, aman allahım gözlerim mi kamaşıyor yoksa, aman allahım, AMAN ALLAHIM," yapmacıklığıyla babannesini gördüğü gibi önce nefesini çekti, sonra yavşayarak yavaş adımlarla önüne geldi. Kokusunu içine çekerek ama sahiden samimi bir ilk torun edasıyla -ki kesin ilk torun değildi ama olsun ailenin ilk çocuğu olmaK tüm waldaster soyunun da ilk çocuğu gibi davranmayı eşantiyon gibi getiriyordu- sıkı sıkı bayağı bir sıkı minnoş hala sıkılığında sarıldı kadına. Torun babanne dediğin böyle sarılmalıydı zaten. "Almanya sensiz nasıl çirkin anlatamam ya, hiçbi' kız da senin kadar güzel değil zaten." Ellerine yapışıp öptü iki elini de tekrar tekrar.
Bence kesin mirasını Julian'a verirdi.
Back to top Go down
Guest
Guest

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptySat May 24, 2014 5:41 pm

West ailenin leş gibi sigara kokan, kokusundan ne menem olduğu belli ama deli gibi banka hesabında parası birikmiş amcası olarak gözünde güneş gözlükleri, elinde gazetesi evin bahçesinde açılır kapanır klasik bahçe sandalyesinde oturup gazetesini okuyordu. İçerisinin gürültüsüyle uğraşacak değildi şimdi, nonu daha önemli işleri vardı. Mesela ailesini sklememek.
Bacaklarını iki yana açmış, kaşları çatık uzaktan gelen Julian ve Mariel'e baktı, selam vermedi. Onlar da selam vermemişti zaten -zamane çocukları da hiç dikkatli olmuyordu evet. Aslına bakacak olursanız West de yeğenlerine ailelerine katkı sağlayacak, işine yarayacak durumlar olmasa dikkat etmezdi. Gelecek postasında ilgisini çeken bir şey yoktu. Sırf içeri girip keşmekeşe karışmamak için vakit harcıyordu, mümkünse yemek hazır olunca içeri girer yemeğini yer paşa paşa oturma odasında çayını höpürdeterek ailesiyle muhabbet ederdi. Tanrıların hangisi sahiden varsa, Weston'ı aile hasret giderme seramonilerinden uzak tutsundu. Çok da sıcak bir gün olmasa da dışarısının böceği güneşi otundan sıkılmış olacak, ayağa kalktı, asık bir suratla kapıya yöneldi. Çiçekli gömleği, parmak arası terlikleri, kaprisiyle ayağa kalktı; yeni uyanmış gibi görünen saçlarının arasına kaldırdı gözündeki gözlüğü. Kapının girişinden memnuniyetsiz ya da yeni uyanmış adam yüzüyle içerisini bir süzdü. Hayır, iki büyüyle siparişleri getirseler, cin cüceleri çağırsalar olmazdı sanki? Tek laf etmeyip gazetesini katlayıp kapının yanına koydu, güneş gözlüğünü de çıkartıp hemen üstüne atıverdi. Dudağı yandan üste doğru kalkmış dafuq is this bakışıyla on saniyesini girişten içerisini anlamaya harcadı. Mimiklerini özenle koruyarak içeri bir adım attı ve formundan hiçbir şey kaybetmediğini kanıtlayarak karşısına çıkan ilk kişiyi yolundan döndürüp günün ilk fitne fesatını saldı ortaya. "Evanla Victor nerdeyse bul aşağı getir fazla yalnız kalmasınlar, ne halt yiyorlarsa bir başlarına."
Back to top Go down
Helen Winningham
cadı cadı
Helen Winningham
Gerçek İsim : volk

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptySat May 24, 2014 7:45 pm

"Haylaz oğlum benim. Yine kalmışsın sınıfta?" Hani işaret parmağıyla hıı çok ayıp hareketi yaparlardı ya, o da kocaman asasını kaldırdı ve Julian'ın başına hafiften vurdu.

Helen Waldaster, mirasını Julian'a da vermedi.
Back to top Go down
Rick Winningham
büyücü büyücü
Gerçek İsim : nelif

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptyTue May 27, 2014 3:09 pm


O gün yine derbederdi ve borçlanmıştı. Rick Waldaster'ı aile davetine çekmek istiyorsanız, mirasını Julian'a bırakmadığını son rp'de haber veren, gıdısı öpülesi annanelerden biriyle rp atmanız yeterliydi. Harley Davidson'ı ve yeni motoruyla araziye girdi. Çok dikkatli kullanıyordu çünkü titreşimler Harley'i üzebilirdi fakat kızıl motorun göğüslerini titretebilirdi. Bir saniye. Neredeyse kaza yapıyordu ve bu yüzden akşam en sevdiği ikinci motorunu cezalandıracaktı. Onu Finlay'den dinlediği -kesinlikle dinlemişti temas yoktu- bir cezalandırma yöntemiyle cezalandıracaktı çünkü bu yöntemi keşfeden kişi Ray isimli bir golden boydu.
Rick saçlarını tepeden toplamıştı ve saçlarını tepeden toplayıp çirkin olan kızlara inat bu dünyaya gönderilmişti. Sakalı yine harikaydı ve ailenin kumral kuzeni olarak ilgiyi hak ediyordu. Çünkü esmer ebeveynlerin kumral evlat beklemesi kadar acı bir şey yoktu bu dünyada ve Rick kumrallığıyla esmer kuzenlerini üzüyor, sarışın olup sklenmeyen yarım kanları da bir başka açıdan üzüyordu. Rick üzerdi. Rick  sol kroşelerini Bradley'den almıştı ve Bradley de üzerdi. Maxen'i de üzecekti. Maxen gerçek acıyı şimdi biliyorum diyecek hale gelecekti. Korkularının üstüne git Maxen. Hyr, o kadar gitme- stahp.
Neyse. Rick asi lonely boy -Teoman posterlerine dünyanın dört bir yanında denk geldiği için istemeden de olsa bu sıfata erişmişti.- selamıyla önce West'i selamladı. Bu selam işaret ve orta parmak birleştirilerek, alna hafifçe değdirilip verilen kuul bir selamdı; Rick ortadan toz olduktan hemen sonra kuzenler arasında moda olacak bir selamdı. Rick dünyanın dört bir yanını gezerken, memleketinden çıkmamış gencolara yeni moda haytalıkları öğreten yegane kişiydi. Bu ailede kimin çocuğuydu bilemezdik ama gay bir çiftin çocuğu olmadığı kesindi.
Target yazısında kırmızı bir bölüm yanmıştı. İşte! Helen oradaydı. Kendisini masaya çağıran akrabaları kuul ve centilmen hareketleriyle erteledi. Çünkü kraliçe annanenin özel ilgiye ihtiyacı vardı, tabii kendisinin de paraya. Çünkü babası her kimse, sıcak havalardan herhalde, cebi akrep kaynıyordu. "Agubugu Truvalı Helen değil mi bu?" Kollarını kadının yumuş yumuş bedenine doladı ve hafifçe kaldırıp bir tur çevirdi. Kadının beslediği tavuklar gibi çırpınışı kısa sürmüştü ve hemen pirensesleşmişti. Çünkü düşman ailenin gelini de bu davetteydi ve olur ya dedikodu yaparlardı. "Kız, aile içi savaş çıkarıcaksın. Ne bu güzellik." Kadını biblo gibi yere bıraktı ve yanağından makas aldı. "Özledin mi Rick'i bakalım. Sana hediye getirdim." Yine mi pişmaniye diye işaret parmağını kaldıran kadının parmağını tuttu. Önce davranmıştı çünkü Rick'in refleksleri de yüzü kadar ilahiydi. "Hayır, bu sefer başka." Ne olduğuna henüz nelif de karar verememişti ama elbetteki West amcanın giydiği giysiler kadar rezil şeyler değildi.
Back to top Go down
Guest
Guest

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun EmptyTue Jul 08, 2014 9:52 pm

West hala girişin oralarda bir yerlerde memnuniyetsiz yüzüyle hiçbir şey yapmadan duruyordu ama Rick'ın parmak arası terlikleri ve güzel giysileri hakkında aklından geçirdiği lafı duysaydı kesin anan rezil diye cevap verirdi.
Back to top Go down
Sponsored content

elimizlen konuşun Empty
PostSubject: Re: elimizlen konuşun   elimizlen konuşun Empty

Back to top Go down
 

elimizlen konuşun

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Waldaster Köyü-