Share
 

 jewpaw

View previous topic View next topic Go down 
Pavel Pravdin
profesör asistanı profesör asistanı
Pavel Pravdin
Gerçek İsim : volk

jewpaw Empty
PostSubject: jewpaw   jewpaw EmptyMon May 19, 2014 10:05 am

jewpaw:

Dilerdi ki göl kenarında, mehtabın altında sevgilisiyle yan yana uzanmaya devam etsin – ancak her güzel şeyin bir sonunun olduğunu söylerlerdi. Bu güzel şey sonlanmamıştı halbuki, kesinlikle devam edecekti. Ağabey Pravdin olarak elbette ki sorumluluk sahibi bir bireydi Pavel. Kardeşlerine göz kulak olmuştu bunca yıl boyunca ve bu gece de Lukasz’a ışıklar sönmeden gideceği uyarısını yapmıştı çünkü yakalanmak, en son isteyeceği şeydi büyücünün. Ancak her şey yalan, gözlerini derin bir uykuya ilk kapatan da Pravdin oğlanı olmuştu. Uyandığında rüyasında gördüğü ve Lukasz’a anlatmak için can attığı şeyler bir anda zihninden silinivermiş, nerede olduğunu idrak etmesi de zaman almıştı. Gözüne direkt vuran henüz doğmuş güneşin ilk ışıklarının etkisiyle gözlerini kıstı ve başını, Gryffindor’unkinin yanına koydu. Kalkıp gidemezdi ya, saat zaten çok erkendi. Fakat neden sonra uykuya dalan Pavel gözlerini ikinci kez aynı sabaha açtığında yanında oğlanı bulamayacaktı. Çevreye göz gezdirecek ve dudaklarına başka dudaklar değeli pek uzun bir süre olmadığını fark edecekti. Muhtemelen erken bir dersi vardır, diyecekti. Ayağa kalkıp üstünü silkeleyen asistan daha sonra seranın yolunu tutacaktı ve güzel bir gecenin ardından gelen günün onun için hazırladıklarından bihaber olmaya devam edecekti.
Öğle vakitleriydi. Pavel bitkiler dışında başka bir arkadaşının olmadığı serada, masasında oturmuş Puşkin okuyordu. Asası sağ elindeydi ve gözleri kitaptayken, bir yandan da seranın dört bir yanındaki bitkileri suluyordu. Muggle dünyasında yaşıyor olsa Pavel Pravdin’den iyi bir edebiyat öğretmeni olurdu şüphesiz ve bunu düşünmüyor da değildi – belki bir gün... Asıl amacı Bitkibilim Profesörü olmaktı elbette ancak Rose Wharton’un onu bile gömeceği açık değil miydi? Sonsuza dek asistan olarak kalamazdı ya. Asistan ünvanının üstüne yapışmasından hoşnut olmazdı bizimki. Belki ailesine bakıldığında onlara nazaran açıklanamaz derecede tatlı ve iyi bir insandı ama, hayır. Şu an ona Beauxbatons’dan bir teklif gelse kabul ederdi herhalde. Aslında Rusya’daki büyücülük okuluna başvurmayı düşünmemiş değildi – memleketiydi sonuçta, daha evde hissederdi herhalde ancak gelin görün ki Rusya’yı o kadar da sevmiyordu. Edebiyatına aşık olabilirdi belki ve ülkenin kendisine ancak başındakiyle arası epey kötüydü. Matyev Pravdin’in o adamı sevdiğini bilir ve bunu duyunca şaşırırdı – yahu adam elinde olsa Pavel ve onun gibileri ıslah edecekti. Tabii Matyev bilmiyordu bunları ve bilmemesi de Pavel için en iyisiydi çünkü büyük ihtimalle, öğrendiğinde onu ıslah edecek olan bizzat babası olurdu. Pavel Pravdin ise ölmek için daha çok gençti. Bir çığlıkla irkildi asistan. Asasının taşıdığı sulama kabını yere indirdi ve ayağa kalkıp sesin geldiği bitkiye yöneldi – “Ne oldu sana?” Yarısı çürümüş yaprağını okşadığı bitkiyle konuşuyordu ve bitkilerle konuşmak onun yapmadığı şey değildi. İnanın, bu serada sık sık yalnız kalsanız siz de aynısını yapardınız! Dolaplardan birine koştu hemen ve üst raftaki ilaç kaplarından en pis kokulusunu seçti. Niye Pavel, niye? Tahta bir çubukla yaprağa sürdü ve bitkinin tamamının renginin daha da canlandığını gördü. Bitkiden rahatlamış bir insanın ohlamasına benzeyen bir ses çıktı. Pavel gülümsedi. Gülümsemesi uzun sürmedi.
Ensesine ansızın yapılan saldırıyla elindeki kabı yere düşürdü ve elinde olmadan bağırdı. Beyni bu adrenalinin etkisiyle hızlı çalışmaya başlamış olmalıydı ki sahibini görmediği parmakların kime ait olduğunu hemen anladı. Sadece tek bir kişinin bildiği en hassas noktasındaki elleri tuttu sıkıca ve arkasına döndü. Geniş bir gülümseme yerleşti yüzüne, sonra kahkaha attı. JEW.” Peki Nils, bu lakap cidden mücevherden mi geliyordu yoksa Yahudiliğinle bir alakası var mıydı, işte bu insanı düşündürürdü. Ancak Pavel bunu düşünmedi ve sıkıca sarıldı gence. “Öldüğünü sandım, geri zekalı.” Geri çekildiğinde Nils’e attığı tokatın karşılığını anında en az on katı daha sert şekilde alacaktı. “Bir saniye, burada ne arıyorsun?”

Spoiler:
Back to top Go down
 

jewpaw

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Bitkibilim Seraları-