Share
 

 balım

View previous topic View next topic Go down 
Colin Probin
serbest meslek serbest meslek
Colin Probin
Gerçek İsim : pınt

balım  Empty
PostSubject: balım    balım  EmptySun Jan 08, 2017 12:08 am



Eylül ayının yağmurlu bir sabahını parçalarcasına öten alarm, kulağa her zamankinden daha acıklı geliyordu. Sanki alarmı kapatmazsa güne başlaması gerekmeyecekmiş gibi bir hisle hareket etmeyi erteleyen Colin, yaoi boy yatağının boş tarafına baktı. Seksika’tayla ayrılalı bir sene olmuştu ve Colin hala onu özlüyordu. Güzel başlayan ilişkileri, ne yazık ki karakterlerindeki zıtlıklar tarafından zedelene zedelene sonunda bir yerden kopuvermişti. Şaka sevdecim şaka üzülme haha seni trollemek için yazdım. Şimdi gerçek rpye devam ediyorum. …yaoi boy yatağın boş tarafına baktı. Kocişi Tobias her zamanki gibi Colin’in alarmından önce uyanmıştı. Hava soğuk olmasa şu saatlerde koşuyor olurdu çünkü Tobias yaşına rağmen formuna dikkat eden biriydi. Tobias bu sene 83’üne basmıştı. Şaka, tabii ki o kadar yaşlı değildi öyle yaoi mi olurdu. Tobias bu sene 35’ini bitiriyordu ve dokuz senedir onunla birlikte olan Colin, Tobias’ın her gün daha da iyi göründüğünü düşünüyordu, böyle bir şey mümkünse tabii. Otuzlu yaşlar Colin’e ise nispeten minik bir göbüş kazandırmıştı. Egzersiz yapmamanın cezasını her gün üzerinde taşıyordu bu yüzden ve tüm hayatını sömürdüğü tüm kalorilere rağmen sopa gibi zayıf geçirmiş biri olarak gücenmiş hissediyordu. Göbüş kendini ilk gösterdiğinde panikleyip Tobias’la koşuya gitmişti ve bunun büyük bir hata olduğu ortaya çıkmıştı. O zamandan beri de göbüşle ilgili bir şey yapmayı kesinlikle reddetmişti ve sonunda göbüş ve Colin birlikte yaşamayı öğrenmişlerdi. Göbüşle anlaşmaları Colin’in onu yok etme çabalarından vazgeçmesi karşılığında göbüşün daha fazla büyümemesiydi ve böylece barış sağlanmıştı. Ayrıca Tobiş onun tatlı olduğunu düşünüyordu.

Zamanın akışını durdurma çabalarının sonuç vermediği görmezden gelinemeyecek seviyeye ulaştığında oflayarak alarmın kafasına vurdu ve ağır hareketlerle yataktan kalktı. Yağmur yağdıran bulutlar tarafından bloke edilmiş güneşten ışık falan geleceği yoktu ama yine de perdeleri açtı ve üzerine çilek desenli sabahlığını geçirerek içeri gitti. Salondaki koltuklardan birinde oturmakta olan Tobias’ın gözlüğünü takmış günün Gelecek Postası’nı incelediğini görünce içindeki hüzün biraz dağılır gibi oldu. Onu çok seviyordu.
Colin’in ayak seslerini duyan Tobias başını gazeteden kaldırdı ve “Günaydın, aşkım.” dedi. Colin hiç de gün aymış gibi hissetmiyordu. Bu yüzden Tobiş’in oturduğu koltuğun koluna geçerek kollarını onun boynuna doladı ve kafasını öptü, Tobiş de gazeteyi kucağının üstüne bırakarak kollarını Colin’in beline doladı. “Biliyorum, ben de endişeliyim ama her şey iyi olacak.” Colin başını salladı ve Seksiş’in sıcaklığının onu sarmalayıp iyi etmesini bekledi. Seksikata seni iyi edecek bebeğim. Bir süre öyle kaldıktan sonra yaşadıkları romantik an Colin’in midesinin yıllardır ağzına lokma koymamışçasına bir gurultu koparmasıyla bozuldu. Tobiş güldü ve elini Colin’in göbüşüne koydu. “Hadi kahvaltı yapalım da keyfin yerine gelsin.”
“Ah, sana söylemeyi unuttum, Alan Sakura’yla bugün kahvaltıya sonra da istasyona geleceğini mesaj attı dün akşam. Bir saat sonra da Peter onu çağırmadığım için bana çok kırıldığını, böyle bir dışlanmaya katlanamayacağı için ben onu istemesem de zorla geleceğini söyleyen bir mesaj attı ve yarım saat onu istemediğim gibi bir durum olmadığına ikna etmeye çalıştım.”
“Off, Peter çok alıngan olabiliyor.”
“Aynen. Yarım saatin sonunda bile neyse ben anladım istemediğini ama yine de gelecem falan diyordu. Cidden sinir bozucuydu.”
“Neyse boş ver onu. Kaçta geliriz demişlerdi?”
Saate bakan Colin dudağını ısırdı. Dokuz buçuktu. “Ee… tam bu saatte desem?”
“Bravo Colin, bayağı erken haber verdin rahat rahat hazırlarız şimdi kahvaltıyı.”
“Aman n’olucak? Onlar da yardım eder işte, hem hazıra konmak iyi değildir.”
Seksikata gözlerini devirmeye fırsat bulamadan kapı çaldı ve Colin shade atan bakışlara maruz kalmamak için koşup kapıyı açtı. Kapının açılmasıyla içerde gürültülü konuşmaların yankılanması bir oldu. Belli ki Alan ve Peter hararetli bir tartışmaya tutulmuştu ve Sakura tüm sakuralığıyla onları görmezden geliyordu.
“Şişt, sessiz olun biraz. Çocuk uyuyor.” diye payladı onları Colin.
Alan ve Peter senkronize bir şekilde seslerini alçaltarak Quidditch hakkındaki tartışmalarına devam ederken Sakura içeri geçti ve nefes verdi. Doğrudan Seksiş’e bakarak “Lütfen sustur şunları. Onca kardeşle antrenman yapmış biri olarak bunu ben yaparsam bir daha konuşamayacaklarından endişeliyim.” dedi. Sakura’nın bu cümlesi Alan ve Peter’ın sesini kesmesine yetmişti. İkisi de suçlu çocuklar edasıyla içeri geçip kapıyı kapattıktan sonra Peter etrafa göz gezdirdi ve salondaki boş masaya odaklandı.
“Oooo, kahvaltı da süpermiş baksana eksik yok resmen.”
“Aynen çocuklar, ne gerek vardı bu kadar uğraşmanıza.”
“Bana bakmayın, geleceğinizi bile şimdi öğrendim.”
“Sana bana bırak Seksikata’ya yazayım demiştim. Colin’in ne kadar sorumsuz olduğunu bilmiyor muyuz?”
“Kırılıyorum ama.”
“Ben de kırıldım Colin, beni çağırmamana.”
-herkes senkronize- “Kes sesini Peter.”
Peter’ın gözlerinden şelale şeritleri halinde yaşlar akarken sessizce koltuklardan birine oturdu. “Kimse düşünmüyo beni bu evde, hiç kimse!” Kimse tarafından ciddiye alınmayan Peter, herkes tarafından duyulmamış gibi davranıldı.
“Neyse ki Sakura ablanız kahvaltıya katkıda bulunmak için bento getirmişti. Bu işimizi hızlandıracak. Siz de çabuk olun, treni kaçırırsak hiç hoş olmaz. Marş marş.”
Back to top Go down
 

balım

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Seksikata-Probin Apartman Dairesi-